Teoman ve Piyano

“Tüm kaybolanlar, kaybolmuşlara rastlarsa zamanın birinde…”

90’lar neslinin bence en değerli ve özel isimlerinden biri.. Kimi zaman mutluluğumuzu, kimi zaman üzüntümüzü, kimi zamansa “inan çok çalıştım bu kalpsiz dünyayı sevebilmek için” diyerek hayata olan tüm isyanımıza şarkılarıyla ortak oldu. Onun şarkılarında yüzleştik hayatla “Yolcular ellerinde tek gidişlik bir bilet, henüz bilmeseler de hayat bundan ibaret” diyerek avazımız çıktığınca bağıra bağıra söyledik bu şarkıları…

Bazı sanatçılar var kelimelerin yetersiz kaldığı o kadar sevdiğim bir isim Teoman…

15 Ocak itibariyle yayınladığı “Teoman ve Piyano” albümü geçmişten günümüze sevdiğimiz 10 şarkısını solo piyano eşliği ile yorumlamış. Her albümünün farklı bir değeri var ama son iki albümü “Koyu Antoloji” ve “Teoman ve Piyano” nun yeri bir başka oldu. Teoman yaş alırken, bizler de onunla beraber olgunlaşıyor ve hislerimizi artık bağırmadan sadece duyanlara anlatıyoruz ve sadece dinleyenler bizi duyabiliyor…

Önce “Koyu Antoloji” yi ve sonrasında da “Teoman ve Piyano” albümünü sakince dinleyebileceğiniz bir ortam yaratıp, ona kulak verirseniz müzikle beraber hepimizin nasıl değiştiğini ve büyüdüğünü daha iyi anlayacaksınız ama şunu unutmayın her şey değişse bile o şarkının hissettirdiği hisler hala ilk dinlediğiniz gibidir…

Teoman ve Piyano

  1. 17
  2. Tesadüfler
  3. Mektup
  4. Bir Damla Gözyaşı
  5. Kişisel Bir Şey
  6. Rüzgar Gülü
  7. Mutlu Son
  8. Hiç Kimse Bilmez,
  9. Vur Sen Beni
  10. İnsanlar

İyi Günde, Kötü günde Hep Yanında Oldular. Peki Şimdi Sen Neredesin?

Neredeyse Ocak 2020 itibariyle başlayan Covid-19 salgını, her sektörü inanılmaz sarstı ama en çok zararı sahnelere ve sahne emekçilerine verdi. Yaklaşık bir senedir sahneler ve sahne emekçi çok ciddi sıkıntılar içerisinde ayakta durmaya çalışıyorlar.

Tüm sahnelere ve sahne emekçilerine destek verebilmeyi amaçlayan “2021 FESTTOGETHER ONLINE” 02.01.2020 itibariyle başladı ve şu ana kadar toplamda 449.586 TL toplandı. 03.01.2020 tarihinde de devam eden canlı yayınların destekçileri; Google, YouTube, netd, Doğan Holding, İKSV, UNDP, Zenger Agency, Mobilet, iyzico, EDUART Works, net vakfı, DasDas, Zorlu PSM oldu.

Dün izlediğim yayınlarda; Mert Fırat, Nurgül Yeşilçay, Sertab Erener, Koray Candemir, Yekta Kopan, Nejat Yavaşoğulları, Kenan Doğulu, Bedük ve daha bir çok isim bizlerle buluştu.

03.01.2020 tarihinde saat 14:00’te “Bu odanın nesi var?” oyunu, saat 16:00’da Red Bull’lu Mokteyller Atölyesi, saat 18:00 Ezhel ve saat 20:00 Cem Yılmaz katılım sağlayacak.

Sahnelere ve sahne emekçilerine destek olmak hepimizin görevi, senelerce yeri geldi sahnelerinde yer aldık, yeri geldi sevdiğimiz kişileri izledik ya da dinledik bu mekanların içlerinde görev yapan arkadaşlarımıza ve sahnelerimize destek olmak durumundayız. Her şey normale girdiğinde ise yeniden hep beraber olabilelim.

Sizde destek olmak istiyorsanız ay sonuna kadar devam edecek bu destek kampanyasına katılmak ya da destek almak için https://birkirabirsahne.com/ a girip destek verebilir ve destek alabilirsiniz.

Radarıma Takılanlar

2021′ e hızlı bir giriş yaptık uyandığım an itibariyle bir yığın zam geldiğini öğrendim ve yüzümde hayata karşı ironik bir gülümseme oluştu. Kendi kendime “Bu iş böyle olmaz. Sen biraz müzik dinle ne olmuş, ne bitmiş bakalım kimler yeni albüm ya da tekli şarkılarını yayınlamış bir bak.” dedim.

İlk gözüme çarpan ayrı ayrı ikisinin de yorumculuğunu ve müzisyenliğini beğendiğim Sıla ve Yalın’ın yeni düeti “Ver O Zaman Gömleklerimi” şarkısı dikkatimi çekti. Açıkçası şarkıyı bir kere dinlemeyin bir kaç kere dinlediğinizde taşlar yerine oturuyor. Sevgili Yalın ve Sıla’nın şampiyonlar ligi düeti kısa zamanda bol bol dinlediklerimiz arasında yerini alır benden söylemesi…

Fazla rap müzik dinlemem ama Sagopa Kajmer şarkıların uzun zaman kulak vermişliğim vardır. Sevgili Sagopa Kajmer’in 2019 yılında çıkarmış olduğu “Sarkastik EP”si içerisinde yer alan “Vazgeçtim İnan” şarkısı 2021 yılının ilk gününde İrem Derici’nin bize sürprizi oldu. İnsanların kendi tarzlarının dışına çıkıp farklı formatlardaki şarkıları yorumlamalarını çok seviyorum. (Bu arada bilinmesi gereken en önemli bilgi İrem Derici çok iyi bir müzik dinleyicisidir.) Valla “yolu açık olsun” demek isterim de, buna ihtiyacı bile yok yılbaşı tatili bitiminde tüm radyolarda İrem Derici rüzgarı olacağına eminim!

Pandemi sayesinde bol bol akustik şarkılara, eskiden sevdiğimiz şarkıların akustik versiyonlarıyla ya da yeni versiyonlarıyla tanıştık. Radyo yayını yaptığım dönemde hem sık sık çaldığım, hem de dinlediğim İrfan Özata’nın “Hasret Türküsü” şarkısına “Karantina Versiyon” yapmışlar ama ne versiyon!! Üzerine bol bol müzik konuşabilecek, detaylandırılabilecek bir versiyon olmuş. Bu tarz işlerde ticari bir iş olarak bakılmadan yapıldığını, bildiğim için şunu özellikle söylemek isterim; ilk halini zaten çok seviyordum ama bu hali, şarkının yenilenen formunu çok beğendim. Keşke şimdi radyo yayını yapsaydım bol bol çalardım!!!

“KeuS”

İnsanoğlunun yaşadığı müddet boyunca çalışması ve üretmesine, kendini daima geliştirmesine, hayata ve yaşam şartlarına daima farklı açıdan bakması gerektiğine inananlardanım.

Dünya değişiyor, zevklerimiz, yaşam tarzlarımız, hayata bakışımız her şey, her saniye içerisinde değişiyor. Olduğumuz yerde kalıp, devamlı aynı noktaya bakarak maalesef ki; hayata devam edemeyiz. “Dünyaya ayak uydurmamız gerekiyor.” diyorlar ya aslında aynı yerde saymadan, yenilikleri de gözden kaçırmadan üretmemiz gerekiyor. Yaptığımız iş her ne olursa olsun, insanın sadece kendiyle yarıştığı ve yapılabilenin en iyisi olması hedeflenerek yapılması gerektiğini düşünenlerdenim.

Uzun bir açılış yaptığımın farkındayım ama konunun içeriğine baktığım zaman “KeuS” u da bunların içine dahil etmezsem haksızlık etmiş olurum.

“KeuS” Kerem Sedef ve Suat Yılmaz’ın çok eski arkadaşlıklarının sonunca ortaya çıktı. İkisinin de elektronik müziği ve beraber iş yapmaktan keyif almasıyla başlayan bu yolculukla aslında 2020 yılında tanışacaktık ama pandemi döneminin araya girmesiyle beraber biraz beklemek durumunda kaldık ama Kerem ve Suat için pandemi dönemi şans oldu ve bu süreçte arkadaşları Ferit Alkan sayesinde MT Axel ile tanışan ekip daha sonrasında MT Axel aracılığıyla da Rist Records’un sahibi Kayhan Yakarlar (Kendisi de çok başarılı bir DJ) ile bir araya geldi. Kayhan Yakarlar ( Khaikhan) ‘ın sahibi olduğu Rist Records’tan EP’yi yayınlamaya karar verdi.

“Yol” isimli EP’de; Majnoon, Khaikhan, Avare ve Amir Telem’in de remixleri bulunmaktadır. 4 Ocak 2021 tarihinde ön satışa çıkacak 20 Ocak 2021’de de yayınlanması beklenen EP içerisinde “Dem ve Som” şarkılarını dinleyeceksiniz.

Sound hepimize sürpriz olsun ama yeni bir yılda yeni güzelliklerle hoş geldiniz “KeuS” !

“Süheyla”

Senenin sonu sonuna geldiğimiz bu günlerde keyifli albümler çıkmaya devam ediyor!

Herkes için kötü geçen 2020 yılında üretebilmek gerçekten çok güçtü fakat her türlü güçlüğe rağmen üretebilen insanların bu sürecin kendilerine hissettirdiklerini, yaşattıklarını yarattıkları eserlere yansıtmasını inanılmaz takdir ediyorum.

Onlar bilmiyorlar mı kadın erkek ilişkilerine, bol elektronik alt yapılarla eller havaya şarkılar üretip, durmadan onunla bununla magazinde olmayı ama buna gerek duymadan hayatın onlara yaşattıkları anlatabilecekleri en iyi iletişim şekliyle bize sunuyorlar. İşte onlardan biri Melisa Uzunarslan…

Melisa’nın yeni albümü “Büyük Buhran” çok taze yepyeni şarkılarla bezenmiş keyifli bir albüm olmuş. Bu albümü benim içi anlatılamayacak duygularla sarıp sarmaladı… Anneannesi “Süheyla Hanım” için yazmış olduğu şarkı Süheyla Hanım’ı tanıyan biri olarak beni inanılmaz duygulandırdı. Zarif, narin tam bir hanımefendi olan Süheyla Hanım; bu günleri görmüş olsaydı onunla gurur duyardı. Bir insanı ölümsüzleştirmek istiyorsanız onun adıyla, onun için bir şeyler üretmek gerekir ve Melisa’da anneannesi için bunu yapmış kendisini tebrik ediyorum.

Albümün çıkış çalışması “Palavra Akustik” şarkısı ile yapıldı. Bu şarkı 2020’de belli bir kurum çatısı altında çalışmadan yaşamaya çalışan kişilerin, pandemi süresinde neler yaşadığını, hayatlarının nasıl güvencesiz olduğunu, ölmekten korkmak ve ölmek arasındaki o ince çizgiyi anlatmaya çalışan ve insanoğluna yaşatılan ve dayatılan hayat şartlarını anlatmış. Bir müzisyenin derdini anlatacak en güzel şekilde anlatmış kendini…

Albümün tüm kemanları kendisi tarafından çalınmış ve albümde “Palavra Akustik ve Süheyla” dışında Öksüz, Hadi Dön, Kıpır Akustik ve Bırakıp Gitme şarkıları da yer almakta.

Melisa’nın albüme bir kulak verin derim :)

Nefis bir albümün yolu açık olsun..

İrem Ezgimen / DikkatMüzik!

Güzel şarkılarla uzun bir yola çıksak ya…

Şimdi bir düşünün; telefonu kapatıp, uzun bir yola çıkıyorsunuz.

Radyoda ise en sevdiğiniz uzun yol şarkıları çalıyor…

Son 1 aydır iş arkadaşlarım, yakın çevremdeki insanlar ve ben ne zaman “Evdeki Saat – Uzunlar” dinlesek hep gözümüzü kapatıp kendimizi uzun bir yolda giderken hayal ediyoruz sonrasında ise gerçek dünyaya dönüp “ahhh şöyle bir uzun yola çıksak. Yolda da bu şarkıyı dinlesek o yol hiç bitmese” diyoruz.

Geçtiğimiz günlerde “Sol Yanım” dizisinde de yer alan şarkı hem dizi izleyicisi, hem de hayranları tarafından tam not aldı. Evdeki Saat’i takipte kalmanızı ve şarkılarına kulak vermenizi öneririm.

“Uzunlar” ile başlayan yolculuğumuza ” Bir Rüya Gibi” ile devam edelim…

Sevgili Reha Hendem’i; Soul Stuff, Özlem Tekin, Bedük, Kargo gibi bir çok isim ve bir çok grupta bas gitar çalarken izlemiş olabilirsiniz. 2019 yılında çıkarmış olduğu “Sonunda ve Kalbin Yok mu” şarkılarının ardından, 2020 yılında “Hatırlarız” ve son olarak 4 Aralık’ta son single şarkısı “Bir Rüya Gibi” gibi ile dinleyicisiyle buluştu

“Bir Rüya Gibi” tam her şeyi geride bırakıp şehirden kaçarken arabada sesi sonuna kadar açıp dinlenilesi bir şarkı…

“Baktın Olmuyor (Akustik)” Can Ozan ve Deniz Tekin’in yüzümüze bir gülümseme konduruyor. Umut dolu, ışıl ışıl bir şarkı yapmışlar ve son zamanlarda radyolarda sık sık kulağıma gelen bu şarkı, insanın ruhunu dinlendiren türden.

Deniz Tekin’in kadife sesine ve Can Ozan’ın keyifli yorumuyla, tam da sözlerinde geçtiği gibi yüzümüzde bir tatlı gülümseme bırakıyor.

Biraz da 80’ler esintilerine kulak verelim.

Sufle’yi “Eski Köprünün Altında” yorumuyla tanıdıktan sonra 2017 yılında “Pus” albümlerini dinledik. 2018’de “Kayboldum” ve Gökcan Sanlıman’la “Fallin’ ” in ardından 2019 yılında üst üste yayınladıkları 4 ve 2020 yılında çıkardıkları 2 yeni teklinin ardından önce Nurettin Çolak ile “Tahtına Veda” sonrasında da, Can Ozan ile “Hiç Kimsenin Günahı Yok” şarkılarını paylaştılar.

İrem Ezgimen / Dikkatmuzik!

Yine Yeni Yeniden!

Yine uzun bir aranın ardından “Dikkat Müzik!” sayfalarına geri döndüm. Neler oldu, neler bitti kısmını çok uzatmadan hepinizin bildiği gibi hepimiz artık “evdeyiz!” ve tüm dünya gibi bizlerde zor zamanlar geçiriyoruz. Herkes yaşadığı zorlukların farkında olduğu için, sizlere yeniden aynı şeyleri düşündürüp, okutmaya niyetli değilim sadece yaşadığımız bu dönemi unutmamalıyız.

Yeniden yazmaya karar verirken “Neler olsun?” diye düşününce sadece müzik olmasını istemedim. Bu sefer hem müzik, hem de tiyatro, dans, sahne arkası, set arkası, diziler, oyuncular ve yolculuklar aklınıza gelen her şey olmasına karar verdim.

Eskiden bol bol konserlere, sergilere partilere bir araya gelirdik ama artık madem evdeyiz bari buralarda birbirimizle olalım. Madem hayat bizi biraz zorluyor ona hep birlikte direnelim ve hep birlikte bu zorlu süreci geçirelim. Birbirimize güç olalım.

Öncelikle; Zorlu Performans Sanatları Genel Müdürü Murat Abbas, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş’nin Genel Müdürü olduğu haberini aldım. Kendisinin böyle önemli bir göreve getirilmesi açıkçası beni çok mutlu etti çünkü bu zamana kadar Zorlu Performans Sanatları içerisinde yapılan tüm etkinlikleri, organizasyonları gördüğümüzde İstanbul için güzel bir soluk olacağına inanıyorum. Kendisinin başarılarının devamını diliyorum.

Geri dönmesinden çok mutlu olduğum bir grupla başlayacağım.

“GREN”

“GREN” ilk albümlerini 11 yıl önce kendi isimleriyle çıkarmış ve bu albümden “Sen” isimli şarkısına klip çekmişti. Kendi isimlerini taşıyan bu albümün prodüktörlüğü Tarkan Gözübüyük tarafından yapılmıştı.

11 yıl sonra Ferment Records etiketiyle yeni albümleri “Mevsimsiz İklimleri” piyasaya çıkaran grubun bu albümünde prodüktörlük ve aranjörlük görevini Görkem Karabudak üstlenmiş. Albümde 9 şarkı yer alıyor. Onları yeniden müzik piyasasında görmek çok güzel…

Gren’i tanımayanlar için;

Vokal – Gitar – Klavye: Nedim Zakuto

Gitar: Hakan Şeremetoğlu

Davul: Can Karamustafaoğlu 

 

“Onur Özdemir”

Namı diğer “Onurr” ama benim için “Sakin” grubunun solisti Onur Özdemir…

Sakin’i bilenler bilir 1999 yılında Ankara’da kurulan grup 2008’de Rakun Müzik etiketiyle “Hayat” adında 11 şarkılık bir albüm çıkarmıştı ve bul albümden “Denek Hayatım, Edepsiz Komedya” gibi şarkılarla müzik piyasasında kendinden çok söz ettirmişti.

Onur Özdemir’i biz sakinle tanıdıktan bir süre sonra (2015’te) “Onurr” olarak pop tarzında bir şarkı ile karşımıza çıktı. (Tabii bu sürece kadar bir çok müzisyene bestelerini, şarkı sözlerini verdi.) Bir süre sonra bol bol single ve keyifli bir albümle yoluna devam etti.

Bu arada ben ve benim gibi “Sakin” severler hem eski albümleri dinledi hem de internette bulunan eskiden konulmuş ama albüme konulmamış Sakin şarkılarını dinlemeye devam etti. Sesimizi duyan Onur bu konuyu da bizler için çözümledi ve albümde yer verilmemiş olan Sakin şarkılarını “Hayata” adıyla dijital platformda bir araya getirdi. (İyi ki de getirdi!)

Albüm favorilerim en başta tabii ki “Eksik Şarkı” ve ” İlk yara” ama işin aslı bu albüm özel her şarkısı da farklı bir güzellikte. “Hayat” bizler için güzel oldu ama bazı kitlelerin olumsuz yorumlarına maruz bıraktı. Onur bizler seni seviyoruz. Yüreğin hangi şarkıyı nasıl söylemeni istiyorsa öyle söyle!..

İyi ki “Hayata” albümünü bizlerle paylaştın!

Can Bonomo

2019 “Ruhum Bela” albümünün ardından bir sene sonra Avrupa Müzik etiketiyle “Yine Karşılaşırsak” isimli yeni teklisiyle dinleyicisiyle buluştu. Keyifli hatta bence nefis bir şarkı olmuş. Kesinlikle kulak verin bu şarkıya… Hepimizin hayatına dokunan cinsten sözler, muhteşem bir kış melankolisi… Şarkıyı açın, elinize bir bardak kahvenizi alıp, gökyüzüne bakın.

“Hiç bir şey olmamış gibi sussak. O bile yeter, o bile yeter, o bile yeter…”

 

İrem Ezgimen / Dikkat Müzik

One Love Festival 15 Geri Döndü…

4 yıl aradan sonra “Birlikte Güzel” tarafından “Pozitif” deneyimi ile 15.’si gerçekleştirilen One Love Festival’li resmen kucakladık.

1563786269_OneLoveFestival15_BB_22072019

Ne kadar özlemişiz festivallerde buluşmayı… Hep beraber eğlenmeyi, gerçek samimiyeti, kavgasız, gürültüsüz 7/24  müzik sesleriyle dans etmeyi fark ettim ki; hep beraber bir şeyler yapmayı özlemişiz…

Aslına bakarsanız her sene bir çok festival oluyor ülkemizde ama yaşı benim gibi 30’ları geçen bir nesil var ve bizlerin alışkın olduğu havayı yeniden soluyabilmek bundan 4 sene önceye büyük bir özlemle geri dönebilmek ve yeniden tazelenmek için inanılmaz keyifli bir atmosfer yaratılmıştı.

One Love Festival 15; İstanbul Parkorman ve Volkswagen Arena olmak üzere 2 ayrı mekanda, Birlikte Güzel, Kendine Has, Redbull, Audioban Music Embassy ve King sahnelerinde toplam 30 performans sergilendi. 25 bin müziksever, Years&Years, The Blaze, Michael Kiwanuka, Michael Kiwanuka, Gaye Su Akyol, Oh Land, Al’york, Palms Trax, The Black Madonna ve Black Merlin gibi yerli ve yabancı birçok müzisyen sahne aldı.

Geçmişteki bir çok festivali ne kadar özlediğimizi hatırlattığınız için ve bize güzel bir hafta sonu yaşattığınız için teşekkürler…

 

1563786056_Michael_Kiwanuka__2_

İnstagram: @iremezgimen

 

 

 

Röportaj: Şenay Lambaoğlu

SENAY_LAMBAOGLU_MT (5)

Türkiye’de çok özel sesler var ve onlardan biri  “Şenay Lambaoğlu” aranızda yeni tanışanlar var ise kendisinin müziğe nasıl başladığı, bu zamana kadar neler yaptığı tüm detaylar keyifli röportajımızın içinde…

Bu röportajı hazırlarken tüm albümlerini baştan sona dinleyerek hazırladım ve sizlerden de rica etsem sizde son albümü “Rüyalarıma Gir”i açıp dinlerken okur musunuz? :)

İrem Ezgimen: Öncelikle Şenay Lambaoğlu’nu tanıyabilir miyiz?

Şenay Lambaoğlu: Kendimi tanıtmak çok kolay olmasa da şarkı yazıp söyleyen, müziğe tutkun, hayalperest, inatçı ve umutlu biri olarak tarif edebilirim.

İrem Ezgimen: Müzik serüvenin nasıl başladı?

Şenay Lambaoğlu: Çocukluğum Almanya’da geçti ve 10 yaşında gitar çalarken müziğe olan ilgim gelişmeye başlamıştı. Sonrasında okul korosu ve orkestra şarkıcılığı olarak devam ettim. Pera Güzel Sanatlar Akademisinde Müzikal ve Yıldız Teknik Üniversitesinde Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Toplulukları bölümünde Şan eğitimi aldım. Yine aynı Üniversitede Yüksek Lisansımı tamamladım. Bu süreç içinde birçok kıymetli Caz müzisyeniyle çeşitli projelerde yer almaya başlamıştım. 

İrem Ezgimen: 2012’de “İçimde Aşk Var“, 2014’de “Zarf Tümleci”, 2015’de “Başka Türlü Birşey” ve 2018’de “Rüyalarıma Gir” ile serüvenine devam ediyorsun. “Rüyalarıma Gir” i diğer albümlerinden ayıran nedir?

Şenay Lambaoğlu: “Rüyalarıma gir” albümü bundan önceki albümlerime kıyasla popüler müzik türlerine biraz göz kırpmakta. Yani bu albümde caz müziği ile diğer popüler müzik tarzları arasında bir köprü kurduğumuzu ve her açıdan son derece barışçıl ve köşeleri olmayan bir albümün ortaya çıktığını düşünüyorum

İrem Ezgimen: Bu albümde kimlerle çalıştınız?

Şenay Lambaoğlu: “Rüyalarıma gir” çok şahane bir ekiple hazırlandı. Müzik direktörlüğünü Tolga Bedir ve  Kaan Bıyıkoğlu üstlendi. Aranjmanlarda yine bu iki isim dışında Adem Gülşen yer aldı. Serhan Erkol, Korhan Futacı ve Batu Şallıel saxafon, Caner Üstündağ bas gitar Matthew Hall kontrbas ,Derya Türkan kemençe, Sedef Erçetin Cello, Erdinç Şenyaylar ve Bora Çeliker gitar, Ekin Cengizkan ve Erdem Göymen davul’da, Tolga Bedir, Kaan Bıyıkoğlu piyanoda yer aldı. 2,5 günde kaydedilen albümde mix’i Erim Arkman, mastering’i Cem Büyükuzun albüm fotograflarını da Mehmet Turgut çekti.

SENAY_LAMBAOGLU_MT (12)

İrem Ezgimen: Müzikal hayatınızda sizi en çok motive eden ve yönlendiren kimi kimdir? Bu motivasyonu nasıl sağlıyorsun?

Şenay Lambaoğlu: Müzik hayatımda beni en çok yaşama olan tutku motive ediyor. Kendimi müzikle ifade etmek bildiğim en iyi iletişim yolu.

İrem Ezgimen: Caz Türkiye’de çok emek isteyen bir müzik türü ve sizin gitmek istediğiniz nokta neresi?

Şenay Lambaoğlu: Caz müziği dünyanın her yerinde çok emek ve özen isteyen bir müzik türü. Aslında her şey öyle değil mi? Müzikal yolculuğumda kendimce ilerlemek istiyorum. Varılacak noktadan ziyade tüm bu yolculuk beni heyecanlandırıyor. Yaşamakta olduğum an ve beraberinde biriktirdiklerim, öğrendiklerim kıymetli olan. Konserlerdeki buluşmalar beraberce aynı duygular için atan kalpler paha biçilemez güzellikte. 

 İrem Ezgimen: Başarılı bir caz sanatçısısın kimleri dinlersin? İdolüm dediğin biri var mı?

Şenay Lambaoğlu: Çok farklı türlerde müzikler dinlemek beni besliyor aslında. Ama şu günlerde ölüm haberini aldığım bir Aretha Franklin; bir Bill Evans, Miles Davis’in yeri elbette başka. Erkan Oğur, Müzeyen Senar, Aydın Esen şu an aklıma gelen isimler.

İrem Ezgimen: Bir müzisyen olarak hayallerini bize anlatır mısın? 

Şenay Lambaoğlu: En büyük hayalım müziğimle dünyayı gezmek. 

SENAY_LAMBAOGLU_MT (14)

İrem Ezgimen: Türkiye’deki müziği ve müzisyenliği eleştirebilir misiniz?

Şenay Lambaoğlu: Asla eleştiremem. Bizim coğrafyamızda öyle zor şartlarda ayakta duruyoruz ki gerçek bir müzik emekçisi olduğumu gururla söyleyebilirim.

İrem Ezgimen: Şenay Lambaoğlu nasıl biridir bir günü nasıl geçer?

Şenay Lambaoğlu: Önce kadın sonra anne, dahası bir evlat ve sevgili. Erken kalkan erken uyuyan, sağlıklı beslenen, sigara içmeyen, doğa aşığı gibi gibi şeyler…

İrem Ezgimen: Müzisyenliğe ve caz müziğine gönül verenlere nasıl bir yol gösterirsin?

Şenay Lambaoğlu: Çok dinlesinler, çok çalıp söylesinler. İç seslerine kulak versinler. Kendi doğrularını bulsunlar. Kusur gibi gözüken şeyler sizi siz yapan farklar olabilir bunu unutmasınlar. Ve asla vazgeçmesinler. 

İrem Ezgimen: Yakın zamanda seni nerelerde dinleyebiliriz?

Şenay Lambaoğlu: En yakın 23 Ağustos tarihinde Gökçeada Caz Festivalinde yer aldık. Önümüzdeki günlerde de 1 Eylül Bodrum Caz Festivali sahnesindeyiz.

İrem Ezgimen: Sosyal Medya hesaplarını rica edebilir miyiz?

Şenay Lambaoğlu: Senay Lambaoglu olarak Twitter, instagram ve Facebook hesaplarımdan beni bulabilirler.

Bu keyifli röportaj için teşekkür ederiz…

Sertab Erener “Nice 25 yılların olsun!”

Sertab Erener çocukluğum, gençliğim ve yetişkinliğim…. Küçücük bir kız çocuğu olduğum dönemde “Şşt şşt sakin ol! Sinirlerine hakim ol!” diye başlayan serüvende sesine, sahnedeki duruşuna,hayran olunan kadın Sertab Erener’le dile kolay 25 seneyi geride bıraktık.

Yıllar önce “bir gün, bir yerde kendisi ile sohbet etme fırsatın olacak.” deselerdi inanmazdım ama geçtiğimiz günlerde kendisinin “Bastırın Kızlar” isimli şarkısının tanıtımında hep beraber oturup dünya üzerindeki müzik türlerinden, Türkiye’deki müzisyen ve müzik türlerinden bahsettik.

Herkese karşı çok ama çok açık davrandı içinden nasıl geçiyorsa öyle… Özellikle “Bırakın 25 sene sonra istediğim türde, istediğim gibi müzik yapayım.” dediği sırada “İşte en büyük güç ÖZGÜRLÜK!” dedim içimden… Keşke herkes onun kadar ve onun kadar açık olabilse… Neyse…

“Bastırın Kızlarla” aynı gün içerisinde Oceans Of Noise‘un da “Not Safe” dijital medyada yerini buldu. Tabii ki; tüm radyo ve tv kanalları “Bastırın Kızlar” şarkısına yer verdi ama Oceans Of Noise’un ” Not Safe”  adlı şarkısını hatta EP’sini spotify aracılığı ile dinliyorum. Sizlere de tavsiye ederim.

oceansofnoise_16_9_1531390904-880x495

İtiraf etmeliyim ki; Oceans Of Noise’u daha çok dinliyorum bir de “Olsun” şarkısının ingilizce versiyonu da “Not Safe”  EP ‘de yer almakta bence bir kulak verin derim. Umarım muhteşem samimiyeti ve misafirperverliği ile bir gün yüz yüze bir röportaj yapma şansım olur.

Sevgili Sertab Erener; yüreğinden nasıl müzik yapmak geçiyorsa öyle devam et. Bizlerin kalbi, kulağı hep seninle… Nice 25 yılların olsun!

“Vay Be” Kenan Doğulu…

Kenan Doğulu yepyeni bir soundla hazırladığı “Vay Be” adlı albümünü 20 Temmuz Cuma günü hayranlarıyla buluşturdu.

Sımsıcak bir yaz albümü olan ‘’Vay Be’’de yepyeni 7 Kenan Doğulu şarkısı yer alıyor.

Kenan Doğulu, yeni albümü “Vay Be”nin ilk video klibini “Issız Ada” şarkısına çekti. Ömer Faruk Sorak’ın yönetmenliğinde, Dominik Cumhuriyeti’nin Samana Bölgesi’nde bulunan Las Terrenas adlı sahil kasabasında 3 gün süren video klip çekimlerine 25 kişilik bir ekip eşlik etti.

1531145012_KENAN_DO__ULU__3_

Prodüktörlüğü Doğulu Productions tarafından yapılan albümde sözü ve müziği Kenan Doğulu‘ya ait olan beş şarkının yanı sıra, Doğulu‘nun Bora Uzer ve Ozan Turgut‘la yazdığı “Issız Ada” ve Tuğrul Eylül Cerrahoğlu ile bestelediği “Vay Be” şarkıları dinleyiciler tarafından çok ilgi görecek.

Pop, elektronik, etnik ve house tarzlarını birleştiren, her şarkısıyla dansın ritmini hissettiren Doğulu, “Vay Be”albümünde Ozan Doğulu, Bora Uzer, Tuğrul Eylül Cerrahoğlu, Tamer Pınarbaşı, Cenk Erdoğan, Mehmet İkiz, Orhan Topçuoğlu, Şenova Ülker,Orhan Deniz, Erkan Adlin, Caner Güneysu, Onur Nar, Gökay Semercioğlu ve Murat Çekem gibi birbirinden değerli müzisyenlerle çalıştı. Albümün vokal koçluğunu Cihan Okan yaptı.

Albümün fotoğrafları ünlü fotoğrafçı Candaş Arın tarafından çekildi. Styling Merve Kırşan tarafından yapıldı.

1531145004_KENAN_DO__ULU__2_

Sertab Erener’den “BASTIRIN KIZLAR”

Müzik dünyasındaki 25. yılını geride bırakan Sertab Erener, bu yaza damgasını vuracak yepyeni bir şarkı ile hayranlarına sürpriz yapıyor. Sözlerini Can Bonomo’nun yazdığı, müziğini Ersel Serdarlı’nın yaptığı, prodüktörlüğünü Emre Kula’nın üstlendiği, geri vokallerini Özge Fışkın ve Gaye Biçer’in yaptığı ve sayısız Grammy adaylığı bulunan Joel Hamilton’un mix’lediği ‘Bastırın Kızlar’, bu yazın marşlarından biri olmaya aday.IMG_2929
 

Dijital Sanatlar prodüksiyonuyla, Sinan Tuncay’ın kreatif direktörlüğünde çekilen video klip ise, Beyhan Murphy’nin koreografisinde gerçekleşti. Sertab Erener’e klipte ağırlıklı olarak kadınlardan oluşan kalabalık bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor. 10 profesyonel dansçı, 10 farklı tipte kadın ve müzisyenlerden oluşan ekibe, bir de sanatçının yakın dostu Fatma Turgut eklendi.

DMC etiketiyle 20 temmuz cuma günü yayınlanacak olan şarkı, bir erkeğin gözünden yazılan, bir kadın şarkısı olarak da dikkat çekiyor.

IMG_2948
 

ŞAMPİYON DAVULCULAR BELLİ OLDU!

144330462018-191b3-dae95-b0861-ecbbdTÜRKİYE’DE BİR İLK!

ROLAND V- DRUMS CHAMPIONSHIP JUNIOR”  ŞAMPİYON DAVULCULAR BELLİ OLDU!!

Dünya genelinde neredeyse tüm müzisyenlerin ve müzik tutkunlarının merakla takip ettiği, dijital müzik ekipmanlarında yaptığı icatlar ve getirdiği yeniliklerle her zaman çığır açan Roland markası ve Türkiye’nin 40 yılı aşkın süredir “1” numaralı müzik mağazası Zuhal Müzik işbirliği ile Türkiye’de “ilk kez” çocuklara özel ulusal çapta bir davul yarışması gerçekleştirdi.

100’e yakın genç davulcunun gönderdiği birbirinden etkileyici katılım videoları arasından finale kalacak toplam 20 yarışmacıyı seçmek, Türkiye’nin en iyi davulcularından Cengiz Tural, Burak Gürpınar, İlker Baliç ve Kerem Sedef’ten oluşan jüriyi oldukça zorladı.

3 Haziran 2018 Pazar günü gerçekleşen yarışmanın finalistleri canlı performanslarını jüri ve seyirciler önünde sergilediler. Yarışma finalinin 5-11 yaş arası kategorisi İstanbul Akasya AVM’deki KidZania İstanbul’da, 12-17 yaş arası kategorisi Akasya Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleştirdi.

161149462018-g7agg-c85e1-afgbe-da2g9

5/11 Yaş Kazananları

  1. Reis Ali Eroğlu
  2. Ege Karslı
  3. Can Birinci

144150462018-5d96g-0e451-f3f2e-2f169

 

12/17 Yaş Kazananları

  1. Kutay Bür
  2. Furkan Konuk
  3. Cemal Özulu

 

Juri Özel Ödülü

Ilgım İlayda Özkan

14420462018-755gb-260ec-0cbb9-47eg4

Röportaj: Selçuk Basa

SELCUK BASA (Fotograf Fethi Karaduman).jpg

İtiraf etmeliyim ki; dinlemek için çok geç kalmışım…

“Keşke daha önceden dinlemeye başlasaydım.” dediğiniz isimler illa olmuştur. Sevgili Prof. Dr. Selçuk Basa’da benim için öyle oldu… Canım arkadaşım sevgili Yeliz Tingur ( Kendisi “Bkz İletişim” dendir.)  sayesinde tanıdım Selçuk Bey’i… Albüm su gibi akıp gitti çok uzun zamandır bu şekilde soluksuz albüm dinlememiştim. Konuyu çok uzatmayacağım ama eğer benim gibi geç kalanlarınız varsa Selçuk Bey’in şarkılarına bir kulak verin. Sakin, naif ve huzurlu….

SELCUK BASA_4 MEVSIM 1 HIKAYE

 

İrem Ezgimen: Ünlü bir Prof. olup müzik hayatına atılmak nasıl gerçekleşti?

Selçuk Basa: Küçük yaştan bu yana müzik de hayatımda vardı.  Enteresan bir şekilde ikisi birden yürüdü. Yani müzik hayatıma sonradan dahil olmadı. Asla bir hobi gibi görmedim. Eğer ki hayatımda hekimlik olmasaydı, tek başına müzik olabilirdi.

İrem Ezgimen: İkisi beraber zor olmuyor mu?

Selçuk Basa: Hiç zor değil! Aksine hayatı kolaylaştıran, güzelleştiren, rahatlatan bir şey… Tek zorluk vakitle ilgili… Müzik için vakit bulmak, ona kafa patlatmak zaman alıyor ama ne bileyim TV seyretmiyorum, 24 saat ameliyata girmiyorum, 24 saat ders vermiyorum ve bunlardan kalan çok ciddi zamanım oluyor.

İrem Ezgimen: Bir de dekanlık yapmışsınız bunların arasında. Çene cerrahisi, müzik tamam… Peki dekanlık zor olmadı mı?

Selçuk Basa: Dekanlık yaptığım sırada müzik yaparken zorlandım. Açıkçası hem ameliyat, hem idari görev zor oldu. Çünkü aktif görev, operasyonlar, dersler, idari görev zorladı. Fakat o dönemde de çok güzel şarkılar yaptım. Aslında müzikle ilgili olan kısım şarkı yazmak olduğu için birikiyor. Oradaki yürüyüş şu şekilde; birikiyorsunuz, aklınıza bir şey geliyor ve şarkı yazmak da dinlenmek oluyor. Piyanonun başına oturuyorsunuz ve o sizi rahatlatıyor. Evdeki masamda (piyanom zaten orada) çalışıp, üretebiliyorum beni dinlendiren bir süreç oluyor.

4 Mevsim Bir Hikaye (1)

İrem Ezgimen:  Müzik yapmak; ruhunuzun dinlendiği bir zaman dilimi diyebilir miyiz?

Selçuk Basa: Evet

İrem Ezgimen: Geride bırakılan 2 tane albüm, 1 single var. Albümlerin genel soundu caz ama türk ezgileri ve türk enstrümanlarına da yer vermişsiniz. Bu soundu nasıl belirlediniz?

Selçuk Basa: Aslında kendiliğinden olan bir şey… Son albüm oldukça caz tınılarından oluştu. Özellikle o yola girdik. Konsept ona daha yakındı, klasik hatta bazı müziklerden esintiler bile var. O da zaten Burçin Büke’nin olağan üstü yorumu ve düzenlemeleriyle oldu. Hep beraber çalıştığımız müzisyenler caz müziğe daha yakın… Ben de öyleyim. Caz dinleyerek büyüdüm, onun için de algım caz müziğe daha yakın fakat şarkılar Türkçe… Türkçe şarkılar yaptığınız zaman ritmik olarak hep anadolu esintilerinden etkileniyorsunuz. Bu topraklarda yaşıyoruz ve buradan aldığımız esintiler oluyor.

İrem Ezgimen: Ney sololarını dinleyince o ezgi ve esintiyi alıyoruz. Albümlerinizi dinlerken çok keyif aldım. Dersimi çalışıp geldim yani… :)

Selçuk Basa: Çok sevindim. :) Aslında bir kişiden bile “çok beğendim” demesini duymak beni çok mutlu ediyor. Sanatçı tarafından hep bu düşünülüyor albüm ya da yaptığı iş ne uyandırdı, dinleyene ne hissettirdi? 1 kişi ya da 1 milyon insan dinlemesi tabi çok fazla insana ulaşmak popüler olmak o başka bir şey… Resim yaptığınızı ve bir sergi açtığınız düşünün. Sergiye gelen 1 kişinin yaptığınız resmin önünde durduğunda onun hislerini görmek çok ilginç, o yüzden albümü dinlemen çok hoşuma gitti.

İrem Ezgimen: Soruları albümlerinizi dinlerken hazırladım. Müzik dinlerken iş yapıyor olabilmek algımı etrafa karşı daha çok açıyor ve albümü dinlerken ney solosuna geldiğimizde elimdeki kalemi bıraktım, gözümü kapattım başa sardım dedim ki “ beni alıp götürebilen bir şey var…” Bir anda ney solo ve farklı farklı enstrümanlar, farklı tınılar, insanları daha fazla bir araya getiriyor yani illa bir şarkı sözünden yola çıkarak değil arada ney ya da arada başka enstrümanlar, etnik müzikal yapılar ve bu farklılıklar bence bu bütünlüğü oluşturmuş. Siz nasıl yorumluyorsunuz?

Selçuk Basa: 3 albüm de 25 sene önce yazılan şarkılardan var. Albümü Yağmur Başar’a ait sözlerle yapmıştık.  “Albüm yapar mıyız?, Yapalım mı?” derken yaptık. Düşünün 25 sene önceden hazır her şey ama o albümde perküsyonlar davul yok mesela daha etnik caz daha akustik tarzda benim de dinlemekten hoşlandığım müzik türü bu…

İrem Ezgimen: Dinlendirici… Hani gerçekten insanlara soluk aldırabilecek bir albüm olmuş. Aslında bakarsanız; 3 albümünüzde de bu his barınıyor. Albümlerinizde sadece bir tane remix var onun dışında bütün şarkılar aynı yapıda olmuş. Yaptığınız remix de zaten bilindik remix formatında değil.

Selçuk Basa: Yaptığımız remix farklı, elektronik müzik alt yapısından oluşmuyor. Bir tane single çıkardık, o single da albüme almak için tekrar kaydederken; mix mastering yapan kişi kendi hisleri doğrultusunda mixledi. Albüm işi yapmak aslında son derece inanılmaz bir ekip işi… Çünkü  albüm; çalıştığın insanlarla gelişen bir iş…

İrem Ezgimen: Her şey ekip işi… Eğer ki; ekipten bir tane bile fire verirseniz o bütünlük bir anda ister istemez bozulur diye düşünüyorum. Haksız mıyım?

Selçuk Basa: Doğru! Herkesin birbirini anlayıp, tamamlıyor olması işi mükemmel  yapan en büyük etmenlerden biri…

İrem Ezgimen: “Amor” albümünüzde Ajda Pekkan’la bir düet var, sonrasında da Burçin Büke gibi önemli isimlerle çalışıyorsunuz. Bu kadar önemli isimler nasıl bir araya geldi?

Selçuk Basa: Ajda Pekkan’la düet değil de back vokal yaptık.  Ajda; şarkıları dinledi ve beraber söylediğimiz şarkıya bayıldı dedi ki “Ben hiç back vokal yapmadım. Hep yapmak istedim.” dedi ve şarkıyı okuduk. Back vokal gibi değil de; düet yapmış gibi oldu. :)

Burçin Büke ile ilk albümümden itibaren çalışıyorduk. İlk albümün düzenlemelerini ve prodüksiyonunu da Cem Erman yaptı. Her biri çok değerli bir müzisyenler… Aslında şöyle oldu; Cem Erman’la çalışmaya başladık. Yağmur Başar şarkı sözlerini yazdı. Bir arada oturuyoruz Yağmur söz yazarı, ben besteciyim, diyoruz ki şarkıları albüm yapalım, sonra süreç başlıyor.

İrem Ezgimen: Son albümünüzde “4 Mevsim 1 Hikaye” de tüm şarkı sözleri size ait. Besteler de sizin…  İlham kaynağı nerden geliyor?

Selçuk Basa: Şarkılar yazılıyor… Mesela “Buzdan Hayaller” diye bir parça var aslında bu yedi, sekiz sene önce yazdığım bir şehirde geçen bir şarkı…  Bir, iki sene önce “Boş Zamanlar” diye bir parça yazdım mesela onun içinde de kendimi iyi hissettiğim su sporlarından bahsediyorum mesela o şarkıda sörfle alakalı keyboard’la ilgili sözler var.

İrem Ezgimen: Şarkı sözlerinizi hayattan alıp, hayatın içinden anılar ve anlardan alıp yazmışsınız …

Selçuk Basa: Hep kendimin ve etrafımda yaşanılan şeylerden esinlendim. İstediğim an, istediğim konu ile alakalı şarkı sözü yazabiliyorum. “İlkbahar şarkısı olsun” diye düşünüyor; ardından da gerçekten o hisle devam edince “İlkbahar şarkısı”nı besteleyebiliyorum. Etrafımda ki insanlar çok iyi sanatçılar; mesela Celil Nalçakan… Albüm yayınlanmadan önce bütün şarkıları dinliyor ve Celil’in albümün içinde yer almasını gerçekten çok istemiştim.

Selcuk Basa -Celil Nalcakan (1)

İrem Ezgimen: Şimdi Celil bey ile olan projeniz nasıl oluştu?  Nasıl oldu?

Selçuk Basa: Proje değil aslında Celil ile arkadaş ortamında tanıştık. Bir gün Celil’le otururken elime gitarı aldım “gel bir dörtlük yapalım” derken bir şarkı oluştu… Celil’le böyle şarkıları çok yaptık. 20, 30 tane vardır, hatta biz kayıtlarına bile başladık. Bir albümümüz çıkacak, o da enteresan bir iş olacak. Celil’in sözlerini, benim bestelerini yaptığım bir şeyler var ve ilerlemeye devam ediyoruz. Güvenç Dağüstün’ün de yer almasını isterken; o da back vokalleri yaparak dahil oldu.

Guvenc Dagustun - Selcuk Basa (2)

Celil albümü dinlerken bir dörtlük yazdı. şarkıların onda uyandırdığı bir his anlatan bir dörtlük… Ardından biz enstrümantal parça yapmıştık ve albümdün bonus şarkısıydı ve onun üzerine bir baktık ki; Celil’in yazmış olduğu sözler oturuyor ve o şarkımızda birbirimizle yaptığımız hikaye ortaya çıktı.

Celil çok iyi bir oyuncu olmasının yanında; hem müziğe kabiliyeti çok fazla, hem de kalemi çok kuvvetli bir adam… Celil’le çalışmamız devam edecek gibi görünüyor.

İrem Ezgimen: o zaman ben Celil bey ile bir albüm bekliyorum sizinle.

Selçuk Basa: Kesinlikle, yakında gelir.

Selcuk Basa (2)

İrem Ezgimen: İyi bir müzisyen ve besteci olarak; Türkiye’nin müzikal gelişimini nasıl buluyorsunuz?

Selçuk Basa: İnsanlar neyi seviyorsa, onu dinliyor ve çok iyi de müzisyenler var. Bu muhteşem bir şey… Başka eserlerin yorumlanması anlamında hem klasik, hem caz, hem de orijinal eserler… Ben bunu müzikle daha profesyonel ilgilenmeye başladıkça daha da farkına vardım. Yetenekli insanların Türkiye’de müzik yaptığını ve güzel üretimler yaptığını gördüm.  Böyle iyi müzisyenlerin; Türkiye’de yolunu açması gerekir. İyi müzisyenleri yaptıkları şeyleri önceden duyurmak, tanıtmak gerekmektedir. Mesela çok enteresan bir şey, kendimde olan bir anı… Bundan bir önceki albümü dinlediniz; bir gün Twitter’dan  Michael Kuyucu’dan -hiçbir tanışıklığım yok- bir tweet geldi “albümünüzü dinledim.” demiş ve yorumlarını yazdı. Her şarkıyı tek tek dinlediğini belirtmiş.

İrem Ezgimen: Michael Kuyucu Numberone Türk’ten (eski adıyla Radyo Klas’tan) benim eski müdürümdür. Kendisi takip etmeyi ve araştırmayı sever.

Selçuk Basa: Öyle mi… O kadar zarif ki; orda yazdıklarını internetten okudum “Albüm geldi baktım ismi bir garip… Acaba nasıl bir albüm bakalım bir dinleyeyim dedim karşıma inanılmaz bir albüm çıktı” dedi Yazdığı diğer yorumlar çok dikkatli dinlemiş olduğunu ortaya koyuyordu “arada kaybolmuş gitmiş yazık! Keşke daha önce elime geçseydi…” gibi yorumları vardı.

İrem Ezgimen: peki siz kimleri dinlersiniz.

Selçuk Basa: Yaptığım müzikteki ilham kaynağım özellikle jazz ve müzisyenler dinlediğim müzisyenler ise Myles Davis, ben saksofon da çalıyorum o yüzden Charlie Parker’da  benim için önemlidir. Şarkı bestelemekle ilgili Sting… Onu dinlemek inanılmazdır. Eric Clapton;  özel bir isim… Eskiden beri aynı… Benim yaptığım müzikteki gibi pop jazz havasında yürüyor.  Pop jazz’ın dünyada belki de en iyi şarkı yazarlarından bir tanesi belki de en iyisi Michael Franks… Benim hayatımda çok önemli etki uyandıran insanlar… Onların eserlerini hala dinliyorum, Türkiye’de de olağanüstü hem Rock , hem de  Jazz’da isimler var ve hepsini severek dinliyorum.

Selcuk Basa - Ece Basa

İrem Ezgimen: Peki deminki soruya geri döneyim müziğe yeni başlayacak olan yeni yetenekleri, hem de aynı zamanda bir baba olarak siz çocuğunuzu müziğe nasıl yönlendirirdiniz? Bir profesyonel ağzından duyalım.

Selçuk Basa: Benim de bir kızım var ve anne ve babanın iyi yönlendirmesiyle başarılı sonuçlar alına bilir.

Burcin Buke - Selcuk Basa - Guvenc Dagustun -Celil Nalcakan (4)

İrem Ezgimen:Canlı performans akustik projeler yapmayı düşünüyor musunuz?

Selçuk Basa: Canlı performanslar evet ara ara düşünüyoruz. Belli bir zamanımız yok bunun için bir takvim yapmadık ama geçen sene oldukça sık konser yaptık. Hayal kahvesinde, Bodrum’da… Özellikle Celil, Güvenç ve ben oturduk konuşuldu ve hatta rastladınız mı bilmiyorum ama böyle bir konsept oluşturduk. Neredeyse 1.5 – 2 seneye yakındır hem İstanbul’da hem Bodrum’da sağlam konserler verdik. Tabii bu projeler devam edecek.

Geçen seneden daha fazla konser vermeyi düşünüyorum. Bunlar biraz farklı işler olacak. Müzikal drama gibi çünkü konseptler böyle olduğu için işin içinde aktörler de olacak, farklı işler dinleyiciyi bekliyor.

İrem Ezgimen: O zaman bizi şuanda bir müzikal drama bekliyor, bir albüm bekliyor hem de sürprizli bir albüm. Şu anda yolumuzda bunlar var gibi gözüküyor. Peki sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Selçuk Basa: Gerçekten üretim durmadan  devam ediyor… Ekibimizle, özellikle bahsettiğimiz insanlar ve müzisyenler çalışmaktan mutluluk duyuyorum.

İrem Ezgimen: Her şey için teşekkür ederim.

Selçuk Basa: Ben teşekkür ederim…

SELCUK BASA_4 MEVSIM 1 HIKAYE