Röportaj: Selçuk Basa

SELCUK BASA (Fotograf Fethi Karaduman).jpg

İtiraf etmeliyim ki; dinlemek için çok geç kalmışım…

“Keşke daha önceden dinlemeye başlasaydım.” dediğiniz isimler illa olmuştur. Sevgili Prof. Dr. Selçuk Basa’da benim için öyle oldu… Canım arkadaşım sevgili Yeliz Tingur ( Kendisi “Bkz İletişim” dendir.)  sayesinde tanıdım Selçuk Bey’i… Albüm su gibi akıp gitti çok uzun zamandır bu şekilde soluksuz albüm dinlememiştim. Konuyu çok uzatmayacağım ama eğer benim gibi geç kalanlarınız varsa Selçuk Bey’in şarkılarına bir kulak verin. Sakin, naif ve huzurlu….

SELCUK BASA_4 MEVSIM 1 HIKAYE

 

İrem Ezgimen: Ünlü bir Prof. olup müzik hayatına atılmak nasıl gerçekleşti?

Selçuk Basa: Küçük yaştan bu yana müzik de hayatımda vardı.  Enteresan bir şekilde ikisi birden yürüdü. Yani müzik hayatıma sonradan dahil olmadı. Asla bir hobi gibi görmedim. Eğer ki hayatımda hekimlik olmasaydı, tek başına müzik olabilirdi.

İrem Ezgimen: İkisi beraber zor olmuyor mu?

Selçuk Basa: Hiç zor değil! Aksine hayatı kolaylaştıran, güzelleştiren, rahatlatan bir şey… Tek zorluk vakitle ilgili… Müzik için vakit bulmak, ona kafa patlatmak zaman alıyor ama ne bileyim TV seyretmiyorum, 24 saat ameliyata girmiyorum, 24 saat ders vermiyorum ve bunlardan kalan çok ciddi zamanım oluyor.

İrem Ezgimen: Bir de dekanlık yapmışsınız bunların arasında. Çene cerrahisi, müzik tamam… Peki dekanlık zor olmadı mı?

Selçuk Basa: Dekanlık yaptığım sırada müzik yaparken zorlandım. Açıkçası hem ameliyat, hem idari görev zor oldu. Çünkü aktif görev, operasyonlar, dersler, idari görev zorladı. Fakat o dönemde de çok güzel şarkılar yaptım. Aslında müzikle ilgili olan kısım şarkı yazmak olduğu için birikiyor. Oradaki yürüyüş şu şekilde; birikiyorsunuz, aklınıza bir şey geliyor ve şarkı yazmak da dinlenmek oluyor. Piyanonun başına oturuyorsunuz ve o sizi rahatlatıyor. Evdeki masamda (piyanom zaten orada) çalışıp, üretebiliyorum beni dinlendiren bir süreç oluyor.

4 Mevsim Bir Hikaye (1)

İrem Ezgimen:  Müzik yapmak; ruhunuzun dinlendiği bir zaman dilimi diyebilir miyiz?

Selçuk Basa: Evet

İrem Ezgimen: Geride bırakılan 2 tane albüm, 1 single var. Albümlerin genel soundu caz ama türk ezgileri ve türk enstrümanlarına da yer vermişsiniz. Bu soundu nasıl belirlediniz?

Selçuk Basa: Aslında kendiliğinden olan bir şey… Son albüm oldukça caz tınılarından oluştu. Özellikle o yola girdik. Konsept ona daha yakındı, klasik hatta bazı müziklerden esintiler bile var. O da zaten Burçin Büke’nin olağan üstü yorumu ve düzenlemeleriyle oldu. Hep beraber çalıştığımız müzisyenler caz müziğe daha yakın… Ben de öyleyim. Caz dinleyerek büyüdüm, onun için de algım caz müziğe daha yakın fakat şarkılar Türkçe… Türkçe şarkılar yaptığınız zaman ritmik olarak hep anadolu esintilerinden etkileniyorsunuz. Bu topraklarda yaşıyoruz ve buradan aldığımız esintiler oluyor.

İrem Ezgimen: Ney sololarını dinleyince o ezgi ve esintiyi alıyoruz. Albümlerinizi dinlerken çok keyif aldım. Dersimi çalışıp geldim yani… :)

Selçuk Basa: Çok sevindim. :) Aslında bir kişiden bile “çok beğendim” demesini duymak beni çok mutlu ediyor. Sanatçı tarafından hep bu düşünülüyor albüm ya da yaptığı iş ne uyandırdı, dinleyene ne hissettirdi? 1 kişi ya da 1 milyon insan dinlemesi tabi çok fazla insana ulaşmak popüler olmak o başka bir şey… Resim yaptığınızı ve bir sergi açtığınız düşünün. Sergiye gelen 1 kişinin yaptığınız resmin önünde durduğunda onun hislerini görmek çok ilginç, o yüzden albümü dinlemen çok hoşuma gitti.

İrem Ezgimen: Soruları albümlerinizi dinlerken hazırladım. Müzik dinlerken iş yapıyor olabilmek algımı etrafa karşı daha çok açıyor ve albümü dinlerken ney solosuna geldiğimizde elimdeki kalemi bıraktım, gözümü kapattım başa sardım dedim ki “ beni alıp götürebilen bir şey var…” Bir anda ney solo ve farklı farklı enstrümanlar, farklı tınılar, insanları daha fazla bir araya getiriyor yani illa bir şarkı sözünden yola çıkarak değil arada ney ya da arada başka enstrümanlar, etnik müzikal yapılar ve bu farklılıklar bence bu bütünlüğü oluşturmuş. Siz nasıl yorumluyorsunuz?

Selçuk Basa: 3 albüm de 25 sene önce yazılan şarkılardan var. Albümü Yağmur Başar’a ait sözlerle yapmıştık.  “Albüm yapar mıyız?, Yapalım mı?” derken yaptık. Düşünün 25 sene önceden hazır her şey ama o albümde perküsyonlar davul yok mesela daha etnik caz daha akustik tarzda benim de dinlemekten hoşlandığım müzik türü bu…

İrem Ezgimen: Dinlendirici… Hani gerçekten insanlara soluk aldırabilecek bir albüm olmuş. Aslında bakarsanız; 3 albümünüzde de bu his barınıyor. Albümlerinizde sadece bir tane remix var onun dışında bütün şarkılar aynı yapıda olmuş. Yaptığınız remix de zaten bilindik remix formatında değil.

Selçuk Basa: Yaptığımız remix farklı, elektronik müzik alt yapısından oluşmuyor. Bir tane single çıkardık, o single da albüme almak için tekrar kaydederken; mix mastering yapan kişi kendi hisleri doğrultusunda mixledi. Albüm işi yapmak aslında son derece inanılmaz bir ekip işi… Çünkü  albüm; çalıştığın insanlarla gelişen bir iş…

İrem Ezgimen: Her şey ekip işi… Eğer ki; ekipten bir tane bile fire verirseniz o bütünlük bir anda ister istemez bozulur diye düşünüyorum. Haksız mıyım?

Selçuk Basa: Doğru! Herkesin birbirini anlayıp, tamamlıyor olması işi mükemmel  yapan en büyük etmenlerden biri…

İrem Ezgimen: “Amor” albümünüzde Ajda Pekkan’la bir düet var, sonrasında da Burçin Büke gibi önemli isimlerle çalışıyorsunuz. Bu kadar önemli isimler nasıl bir araya geldi?

Selçuk Basa: Ajda Pekkan’la düet değil de back vokal yaptık.  Ajda; şarkıları dinledi ve beraber söylediğimiz şarkıya bayıldı dedi ki “Ben hiç back vokal yapmadım. Hep yapmak istedim.” dedi ve şarkıyı okuduk. Back vokal gibi değil de; düet yapmış gibi oldu. :)

Burçin Büke ile ilk albümümden itibaren çalışıyorduk. İlk albümün düzenlemelerini ve prodüksiyonunu da Cem Erman yaptı. Her biri çok değerli bir müzisyenler… Aslında şöyle oldu; Cem Erman’la çalışmaya başladık. Yağmur Başar şarkı sözlerini yazdı. Bir arada oturuyoruz Yağmur söz yazarı, ben besteciyim, diyoruz ki şarkıları albüm yapalım, sonra süreç başlıyor.

İrem Ezgimen: Son albümünüzde “4 Mevsim 1 Hikaye” de tüm şarkı sözleri size ait. Besteler de sizin…  İlham kaynağı nerden geliyor?

Selçuk Basa: Şarkılar yazılıyor… Mesela “Buzdan Hayaller” diye bir parça var aslında bu yedi, sekiz sene önce yazdığım bir şehirde geçen bir şarkı…  Bir, iki sene önce “Boş Zamanlar” diye bir parça yazdım mesela onun içinde de kendimi iyi hissettiğim su sporlarından bahsediyorum mesela o şarkıda sörfle alakalı keyboard’la ilgili sözler var.

İrem Ezgimen: Şarkı sözlerinizi hayattan alıp, hayatın içinden anılar ve anlardan alıp yazmışsınız …

Selçuk Basa: Hep kendimin ve etrafımda yaşanılan şeylerden esinlendim. İstediğim an, istediğim konu ile alakalı şarkı sözü yazabiliyorum. “İlkbahar şarkısı olsun” diye düşünüyor; ardından da gerçekten o hisle devam edince “İlkbahar şarkısı”nı besteleyebiliyorum. Etrafımda ki insanlar çok iyi sanatçılar; mesela Celil Nalçakan… Albüm yayınlanmadan önce bütün şarkıları dinliyor ve Celil’in albümün içinde yer almasını gerçekten çok istemiştim.

Selcuk Basa -Celil Nalcakan (1)

İrem Ezgimen: Şimdi Celil bey ile olan projeniz nasıl oluştu?  Nasıl oldu?

Selçuk Basa: Proje değil aslında Celil ile arkadaş ortamında tanıştık. Bir gün Celil’le otururken elime gitarı aldım “gel bir dörtlük yapalım” derken bir şarkı oluştu… Celil’le böyle şarkıları çok yaptık. 20, 30 tane vardır, hatta biz kayıtlarına bile başladık. Bir albümümüz çıkacak, o da enteresan bir iş olacak. Celil’in sözlerini, benim bestelerini yaptığım bir şeyler var ve ilerlemeye devam ediyoruz. Güvenç Dağüstün’ün de yer almasını isterken; o da back vokalleri yaparak dahil oldu.

Guvenc Dagustun - Selcuk Basa (2)

Celil albümü dinlerken bir dörtlük yazdı. şarkıların onda uyandırdığı bir his anlatan bir dörtlük… Ardından biz enstrümantal parça yapmıştık ve albümdün bonus şarkısıydı ve onun üzerine bir baktık ki; Celil’in yazmış olduğu sözler oturuyor ve o şarkımızda birbirimizle yaptığımız hikaye ortaya çıktı.

Celil çok iyi bir oyuncu olmasının yanında; hem müziğe kabiliyeti çok fazla, hem de kalemi çok kuvvetli bir adam… Celil’le çalışmamız devam edecek gibi görünüyor.

İrem Ezgimen: o zaman ben Celil bey ile bir albüm bekliyorum sizinle.

Selçuk Basa: Kesinlikle, yakında gelir.

Selcuk Basa (2)

İrem Ezgimen: İyi bir müzisyen ve besteci olarak; Türkiye’nin müzikal gelişimini nasıl buluyorsunuz?

Selçuk Basa: İnsanlar neyi seviyorsa, onu dinliyor ve çok iyi de müzisyenler var. Bu muhteşem bir şey… Başka eserlerin yorumlanması anlamında hem klasik, hem caz, hem de orijinal eserler… Ben bunu müzikle daha profesyonel ilgilenmeye başladıkça daha da farkına vardım. Yetenekli insanların Türkiye’de müzik yaptığını ve güzel üretimler yaptığını gördüm.  Böyle iyi müzisyenlerin; Türkiye’de yolunu açması gerekir. İyi müzisyenleri yaptıkları şeyleri önceden duyurmak, tanıtmak gerekmektedir. Mesela çok enteresan bir şey, kendimde olan bir anı… Bundan bir önceki albümü dinlediniz; bir gün Twitter’dan  Michael Kuyucu’dan -hiçbir tanışıklığım yok- bir tweet geldi “albümünüzü dinledim.” demiş ve yorumlarını yazdı. Her şarkıyı tek tek dinlediğini belirtmiş.

İrem Ezgimen: Michael Kuyucu Numberone Türk’ten (eski adıyla Radyo Klas’tan) benim eski müdürümdür. Kendisi takip etmeyi ve araştırmayı sever.

Selçuk Basa: Öyle mi… O kadar zarif ki; orda yazdıklarını internetten okudum “Albüm geldi baktım ismi bir garip… Acaba nasıl bir albüm bakalım bir dinleyeyim dedim karşıma inanılmaz bir albüm çıktı” dedi Yazdığı diğer yorumlar çok dikkatli dinlemiş olduğunu ortaya koyuyordu “arada kaybolmuş gitmiş yazık! Keşke daha önce elime geçseydi…” gibi yorumları vardı.

İrem Ezgimen: peki siz kimleri dinlersiniz.

Selçuk Basa: Yaptığım müzikteki ilham kaynağım özellikle jazz ve müzisyenler dinlediğim müzisyenler ise Myles Davis, ben saksofon da çalıyorum o yüzden Charlie Parker’da  benim için önemlidir. Şarkı bestelemekle ilgili Sting… Onu dinlemek inanılmazdır. Eric Clapton;  özel bir isim… Eskiden beri aynı… Benim yaptığım müzikteki gibi pop jazz havasında yürüyor.  Pop jazz’ın dünyada belki de en iyi şarkı yazarlarından bir tanesi belki de en iyisi Michael Franks… Benim hayatımda çok önemli etki uyandıran insanlar… Onların eserlerini hala dinliyorum, Türkiye’de de olağanüstü hem Rock , hem de  Jazz’da isimler var ve hepsini severek dinliyorum.

Selcuk Basa - Ece Basa

İrem Ezgimen: Peki deminki soruya geri döneyim müziğe yeni başlayacak olan yeni yetenekleri, hem de aynı zamanda bir baba olarak siz çocuğunuzu müziğe nasıl yönlendirirdiniz? Bir profesyonel ağzından duyalım.

Selçuk Basa: Benim de bir kızım var ve anne ve babanın iyi yönlendirmesiyle başarılı sonuçlar alına bilir.

Burcin Buke - Selcuk Basa - Guvenc Dagustun -Celil Nalcakan (4)

İrem Ezgimen:Canlı performans akustik projeler yapmayı düşünüyor musunuz?

Selçuk Basa: Canlı performanslar evet ara ara düşünüyoruz. Belli bir zamanımız yok bunun için bir takvim yapmadık ama geçen sene oldukça sık konser yaptık. Hayal kahvesinde, Bodrum’da… Özellikle Celil, Güvenç ve ben oturduk konuşuldu ve hatta rastladınız mı bilmiyorum ama böyle bir konsept oluşturduk. Neredeyse 1.5 – 2 seneye yakındır hem İstanbul’da hem Bodrum’da sağlam konserler verdik. Tabii bu projeler devam edecek.

Geçen seneden daha fazla konser vermeyi düşünüyorum. Bunlar biraz farklı işler olacak. Müzikal drama gibi çünkü konseptler böyle olduğu için işin içinde aktörler de olacak, farklı işler dinleyiciyi bekliyor.

İrem Ezgimen: O zaman bizi şuanda bir müzikal drama bekliyor, bir albüm bekliyor hem de sürprizli bir albüm. Şu anda yolumuzda bunlar var gibi gözüküyor. Peki sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Selçuk Basa: Gerçekten üretim durmadan  devam ediyor… Ekibimizle, özellikle bahsettiğimiz insanlar ve müzisyenler çalışmaktan mutluluk duyuyorum.

İrem Ezgimen: Her şey için teşekkür ederim.

Selçuk Basa: Ben teşekkür ederim…

SELCUK BASA_4 MEVSIM 1 HIKAYE

 

Anne Bu Çalan Ne? (25.06.2015)

İklim değişikliği, küresel ısınma, ya da başka ne derseniz deyin, birşeylerin ters gittiği apaçık ortada. Temmuz’a çok az bir zaman kala henüz daha yaz havasına tam anlamıyla girememiş olmamız, elbette en çok ruh halimizi de etkiliyor olsa da yine ve yeniden dünyanın gerçeklerinden kaçışı -daha önce de olduğu gibi- müzikte arıyoruz, heyhat! Her yıl olduğu gibi bu yazı da müjdelemek uğruna “peşisıra” epeyce yeni şarkı karşımıza çıkıveriyor ama nedendir bilinmez, doğa gibi onlardan da bir türlü bu müjdeyi alamıyor gibiyiz. Yoksa bizi yine -en azından üzmesi de sevmesi de garanti olan- eski şarkılar mı avutacak bir süre daha? Şu yaz bir gelsin ve bütün eteklerdeki taşlar dökülsün hele bir ara, sonra yine görüşürüz! İyisi mi, bir süredir neler dinlemiş ve dinlemekteyiz, onlara göz atalım..
Doğruya doğru; Gülşen‘i son yılların en başarılı söz ve bestecilerinden biri sayan ve yaptığı çoğu çalışmayı beğeniyle takip eden biri olarak bu yazın ilk “hit” adaylarından biri olarak karşımıza çıkan şarkısı Bangır Bangır‘ı tekdüze, son derece sıkıcı ve eski hit şarkılarını aratır nitelikte bulduğumu söylemeliyim. Albümün geri kalanında elbette güzel Gülşen şarkıları da var ve eminim önümüzdeki birkaç ay daha sıkça duyacağız (“Dan Dan” ve “Ellerinden Öper” mesela), ancak albümün tamamına tek seferde baktığımızda karşımızda pek de “yeni” bir Gülşen göremiyor, hatta kendini fazlasıyla tekrarlamış olduğundan ötürü üzülüyoruz.

niluferNilüfer‘in uzun bir süredir beklenen yeni albümü nihayet piyasada. Doğrusu Nilüfer gibi büyük sesler hemen her sene albüm yapmadığı için olsa gerek, son zamanlarda hemen gözüm kapalı, koşa koşa gidip aldığım albümlerin başında geldi bu albüm. “Kendi Cennetim” adını verdiği albümünde yıldız isimlerle çalışan sanatçının bu kez en büyük kozları Sezen Aksu ve Nazan Öncel‘den aldığı şarkılar. Sezen Aksu’nun “Hadi Kızlar”ı da Nazan Öncel’in “Nokta”sı da, ilk kez bu isimlerden aldığı şarkıları hakkını vererek söyleyen ve dinleyiciyi de tastamam memnun eden bir Nilüfer sunuyor bize. Yine bir başka yıldız isim Şehrazat, yazdığı şarkı sözleriyle her zaman favorilerimden olan Sibel Algan, ve Adnan Ergil, Hakan Sancaklı, Gövher Hasanzade, Mustafa Ceceli, Ozan Bayraşa, Erdem Yörük, Volga Tamöz, İskender Paydaş, Onur Baştürk, Sinan Ceceli ve Medar Neşet Kırşehirli gibi isimler hem tanıdığımız (ve güvendiğimiz), hem de genç yeteneklerden oluşan gerçekten güçlü bir kadro. “Derli toplu” bu albümü baştan sona dinlediğinizde zaten bunu anlıyorsunuz..”Seninim”, “Nokta” ve “Bu Tarafa”, ilk dinlediğimde beni hemen saran şarkılar oldu ve gerisi de eminim kısa zamanda kalbinize girecektir.

Sezen Aksu’dan bu yaz şarkı alan tek isim Nilüfer değildi elbette. Demet Akalın da, DMC etiketli yeni albümü ”Pırlanta”da Aslızen, Ayla Çelik, Berkay, Cansu, İrfan Özata, Nezih Üçler, Sinan Akçıl ve Soner Sarıkabadayı dışında Sezen Aksu’dan da bir şarkı almış. Albümün çıkış şarkısı ise şu sıralar radyolarda sıkça duyduğumuz Sinan Akçıl imzalı ”Ders Olsun”.

Nazanoncel

Yine tıpkı Nilüfer gibi yeni albümünü heyecanla beklediğimiz Nazan Öncel de bu yazı es geçmiyor ve yeni teklisi ”Aşkitom” ile karşımıza çıkıyor. Söz ve müziği Nazan Öncel’e ait olan şarkının aranjör koltuğunda İskender Paydaş oturuyor. Deniz Akel yönetmenliğinde çekilen video klibi de tıpkı şarkı gibi oldukça renkli ve eğlenceli. Klipte Öncel’e Gonca Vuslateri, Berke Üzrek gibi isimler eşlik etmiş. Şarkısı için müzisyen: ”Aşkitom uzun zamandır herkesin diline dolanmış bir sıfattı, ben de şarkıya adını vererek bu sıfatı unutulmaz kılayım dedim. Emeği geçen herkese bin teşekkür eder, Aşkitom’la neşeniz eksiksiz olsun isterim’ şeklinde konuşmuş.

KISA KISA:

gulden mutlu* Gülden Mutlu‘nun yeni videosu, albümün ikinci gözde şarkısı Gülşen Aybaba yönetmenliğinde “Gel de Yak”a çekilmiş, çok da iyi olmuş.

* Geçtiğimiz Salı gecesi Harbiye Açıkhava’da yazın ilk konserini veren Ajda Pekkan cephesinde ise Can Tanrıyar imzalı “Yakarım Canını” şarkısı konuşuluyor. Kimisi sevmiş, kimisi beğenmemiş, kimisi de “Süperstar’dır ne söylese yeridir” diyor:) Son yıllarda hemen her yaz yeni bir şarkı çıkarmayı seven Pekkan’ın bence bunlar içinde en başarılısının Tarkan düeti “Yakar Geçerim” olduğuna ise bence kimsenin şüphesi yok.

* Hem oyuncu hem de yorumcu olarak son derece başarılı bir isim olan Zuhal Olcay‘ın, hafızalardan silinmeyen 9 şarkıyı yeniden yorumladığı “Başucu Şarkıları 3” albümü de bu yılın es geçilmemesi olanlarından bana göre. İlhan Şeşen’den “Ağlıyor İstanbul”, Cem Karaca’dan “Sevda Kuşun Kanadında”, Ahmet Kaya’dan “Yalan da Olsa”, ve yepyeni versiyonuyla sözleri Leyla Tuna’ya, bestesi Onna Tunç’a ait “İyisin” şarkıları yer alıyor.

**

Müzikle kalın..

Olcay Tanberken (DikkatMüzik)

Süperstar’ın eski video klibi ortaya çıktı

ajdaAzılı fanlar yine iş başında! Kendisinin bile unuttuğu pek çok plağını yıllar sonra ortaya çıkaran Ajda Pekkan fanlarından yeni bir haber daha var. Sanatçının, Philips firması ile altın günlerini yaşadığı 70’lerde Fransa’da yayınlanan şarkılarının videoları ortaya çıkmaya başladı. Yabancı dildeki plakları ile müzik arşivcilerinin başını döndürmeye her zaman devam eden Süperstar, ilk Fransızca 45’liğini çıkardığı 1973 yılında “Babylone, Babylone / Viens Pleurer Dans Mon Cœur” şarkılarını plağa okumuştu. Sözleri Roda Gil’e, müziği ise magazin basınına göre o yıllarda sevgilisi olan ünlü besteci Mort Shuman’a ait olan “Viens Pleurer Dans Mon Cœur” şarkısının Fransız televizyonu için çekilen özel koreografili videosu bir Youtube kullanıcısı tarafından keşfedilerek önceki gün izlemeye açıldı. Ajda Pekkan’ın, adeta Eurovision şovlarını anımsatan özel bir koreografi eşliğinde çekilen bu performans videosu dışında yine o yıllarda Enrico Macias ile çekilen klipleri de Youtube üzerinde mevcut.

Türkçe dışında ilk 45’liğini 1970 yılında Yunanistan’da yayınlayan Ajda Pekkan, bu tarihten sonra sırasıyla Japonca, Almanca ve Fransızca plaklar çıkarmış, Fransa’da ayrıca biri Enrico Macias ile olan Olympia konser kaydı olmak üzere iki adet de LP yayınlamıştı.

İşte o video:
Ajda Pekkan – Viens pleurer dans mon coeur (1973)

Anne Bu Çalan Ne? (27 Eylül 2012)

Çıktığı günden itibaren her yerde çalan ve müzikmarketlerin en baş raflarında ön sıraları hemen alan “Orhan Gencebay ile Bir Ömür” albümünün piyasayı bir nebze hareketlendirdiğini inkar edemeyiz. Gerçekten de uzun zamandır evine, arabasına ya da ofisine fiziksel olarak müzik albümü almadığını çok iyi bildiğim birçok kişiden bu albümü aldıklarını duyup müzik piyasamız için seviniyorum. Ne de olsa  dijital dünyamız her geçen gün daha da genişlerken ve içimize işlerken, fiziksel albümlerin satışları doğal bir seyirle grafiksel olarak düşmekteydi, bu yüzden yapımcı Polat Yağcı’yı tebrik etmek lazım. Albümün en çarpıcı şarkıları Tarkan’dan “Hatasız Kul Olmaz” ve Süperstar’dan “Severek Ayrılalım” olsa da, geri kalan şarkılar da kendini sonuna kadar dinlettiriyor, hatta herkesin favorileri değişebiliyor. Kişisel olarak Duman‘ın “Gönül” yorumu ile Nükhet Duru‘dan “Gitti de Gitti”ye bayıldım mesela, harika yorumlamışlar. Deniz Seki‘yi ya da İzel‘i dinlerken kendinizi salmanız işten bile değil belki de? Albümü farklı kılan biraz da Gencebay şarkılarının yalnızca pop-alaturka sanatçılarına teslim edilmemesi, aynı zamanda rock ve pop-rock kategorisinde sayabileceğimiz birçok isim ve grubun da bu albümde yer alması olmuş kanımca. Şu ana dek çevremden ve dinleyicilerden albümle ilgili aldığım tek eleştirinin düzenlemeler ile ilgili olduğunu söylemeliyim. Bazı şarkıların düzenlemelerinin yeni yorumlara çok yakıştığını düşünenler olduğu kadar, bazı şarkıların da Orhan Gencebay şarkılarına yakışmayacak türde düzenlemeler içerdiği düşünülüyor. Eh, bu da albümde yer alan sanatçıların vebali diyelim ve her ne olursa olsun, başta da belirttiğim gibi yepyeni yorumları ile Orhan Gencebay şarkılarının çok uzun yıllar daha bizimle birlikte olacağının en güzel müjdesi olduğunu belirtelim. Sahi, herkes var da Şebnem Ferah ve Sertab Erener niye bu albümde yok? Ben başka önemli eksik göremedim çünkü.

“Hakim Bey” şarkısı ile yıldızı parlayan ve müzik listelerinden inmeyen Mehmet Erdem gelen yoğun istekler doğrultusunda albümü ile aynı ismi taşıyan şarkısı “Herkes Aynı Hayatta” için kamera karşısına geçmiş. Bora Tarhan yönetmenliğinde çekilen klipte, şehir hayatının karmaşası  ve bu karmaşada benzer hayatları farklı şekillerde yaşayan insan manzaraları yer alıyor. Kalabalık içinde yalnız kalma temasının hakim olduğu klipte ise Mehmet Erdem terk edilmiş, yalnız bir adam portresiyle karşımıza çıkıyor. Şu sıralar popüler müzikte yine yeniden bir “yalnız adam” konseptinin giderek yaygınlaştığını söylememize gerek yok sanırım? Şarkıcı da şarkının hakkını veriyorsa hele, tutmaması çok düşük bir ihtimal.

Öykü-Berk ikilisinden biri olarak hayatımıza giren ve ilk solo albümü “Bir Başka” ile müzik kariyerinde yeni bir sayfa açan Öykü Gürman,  vokal başarısının yanı sıra söz yazarı ve besteci kimliğini de ön plana çıkaran albümündeki şarkılarını kliplendirmeye devam ediyor. Sözleri Öykü Gürman‘a, bestesi Tasos Panagis‘e ait “Adı Yok Hala” şarkısına çektiği klibin yönetmenliğini Murat Hasarı üstlendi. Başarılı bir şarkı ve yorum, es geçmeyin..

Müzikle kalın!

Olcay Tanberken (DikkatMüzik!)

DikkatMüzik! 2 yaşında / “Thank you for the music”

“thank you for the music
the songs i’m singing
thanks for all the joy
they’re bringing
who can live without it
i ask in all honesty
what would life be
without a song or a dance what are we?
so i say thank you for the music
for giving it to me”

“The Albüm”ün 7.track’i olan bu 1977 tarihli parçanın nakaratında böyle diyordu İsveç’ten çıkıp da bütün dünyaya şarkılarını bir ağızdan söyletmeyi başaran ABBA grubu. Kuşkusuz bu 4’lü ne kadar dikkat çekmişse, onlardan bir 10 yıl kadar öncesinden başlayarak plak satış rekorları kıran ve 50’den fazla şarkılarıyla listelerde krallığını ilan eden Liverpool’lu 4 genç de Beatles olarak o kadar dikkat çekmişlerdi. O sıralarda bizim de Süperstar’ımız, biricik Ajda‘mız vardı, her şarkısı memleketin dört yanında bir ağızdan ezbere söylenen. Sonra Minik Serçe‘miz kondu hayatımıza. Gönül telimizi titretti, hala kendimize gelemiyoruz. “Popun Kralı” Michael ve Kraliçesi Madonna, 80’ler ne demekse onun tam karşılığı imgeler olarak çok güçlü girdiler hayatımıza ve bir daha da çıkmadılar. “Ele Güne Karşı” yapayalnızdık oysa biz, hep ve daima yalnızları oynadık MFÖ şarkılarını dinlerken o sıralarda. 90’ların hayatımıza bir damga vuracağından habersizdik oysa, hala etkisinden sıyrılamadığımız. Tarkan gibi Megastar’larımızve Sertab gibi medar-ı iftiharlarımızla bu yıllarda tanıştık. Vedasının ardından yayınlanan albümünde dinleyicisine o tarifsiz tonuyla “Will you still love me tomorrow?” diye soran Amy Winehouse kadar kısaydı ama hayat, her kayıpta yeniden, yeniden öğrenecektik..

10 sanatçı/grup saydım sizlere, çünkü 10‘u da Türk ve Dünya popüler müziğinde çoğumuz için fark yaratan/Dikkat çeken isimler oldular.

İşte biz müzik adına heyecanımızı bu isimlerden ilham aldık.

DikkatMüzik!, bundan tam 2  yıl önce başladı yayın hayatına. Bu 2 yılda bizimle birlikte olan, bizleri hem bu blogda hem de sosyal medyada yalnız bırakmayan tüm takipçilerimize, bizi destekleriyle cesaretlendiren sanatçı dostlarımıza ve yapım şirketlerine sevgi ve teşekkürlerimizi ABBA’nın şarkısı ile sunuyoruz.

Müzik hiç susmasın, hep yanıbaşınızda olsun..
Olcay Tanberken

“Thank You For The Music”

“2. yaş” afişlerimizi görmek için >> Okumaya devam et “DikkatMüzik! 2 yaşında / “Thank you for the music””

Burak Yeter’den yeni albüm

DJ Burak Yeter, remix çalışmalarından oluşan albümlerine devam ediyor.  İçinde Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Sertab Erener, Ferhat Göçer ve Burcu Güneş gibi tanınmış isimlerin şarkılarına olan versiyonların da yer aldığı çift disklik yeni albümünün adı “Blue”.

Ajda Pekkan’ın Kral Müzik Ödülleri’nde “En İyi Remix” ödülü alan “Arada Sırada” remixinin dışında Sertab Erener’in “Aldırma Deli Gönlüm” şarkısının da içinde yeraldığı albüm için Yeter, bu şarkı dışında “Everbody”, “Miami Dream” ve “Run” adlı şarkılarına birden klip çekerek web sitesinde yayınladı:  www.burakyeter.tv

Anne Bu Çalan Ne? (27 Haziran 2012)

Yaz sıcaklarının iyiden iyiye bastırdığı şu günlerde popüler müziğin de arka arkaya yeni albüm ve şarkılar ile dolup taştığını görüyoruz. Bu hafta müzik dünyasından aklımdaki bazı notlarımı paylaşmak istiyorum:

* Harun Kolçak’ın son albümü “Yeniden Doğuyorum”u epeydir yazmak istiyor ama fırsat bulamıyordum. Epey ses getiren ve Kolçak’ı 90’lı yılların en önemli müzisyenlerinden biri olarak görmemizi sağlayan ilk 2 albümünden beri ilk kez bir Harun Kolçak albümüne bu denli pozitif yaklaşabiliyorum. Mert Ekren imzalı çıkış şarkısı “Bahanem Yok” dışında “Vazgeçilmez” ve “Kaybetmem”  ile albüme adını veren  -sözleri Kolçak, müziği Garo Mafyan imzalı- şarkısı bu albümü arşivinize katmanız için yeterli sebeplerden birkaçı. Elbette bunda Harun Kolçak’ın müzisyen kimliğinin bu albümde bir kez daha göze çarpmasının önemli bir etkisi mevcut..

* Zerrin Özer ile özdeşleşen, Fikret Şeneş‘in sözlerini yazdığı “Ağlayamıyorum”, birkaç yıl önce Emre Altuğ tarafından cover’lanmış ve yıllar sonra şarkı yeniden hatırlanmıştı. Ancak ne yalan söyleyeyim, sözleri ve duruşu itibarile pekala bir kadın vokale çok daha yakışan bir şarkıydı ve bu kez Ebru Yaşar, yepyeni bir aranje ile şarkıya yeniden hayat verdi. Yeni düzenlemesini de, Ebru Yaşar’ın “pop” söyleyişini de gayet yerinde buldum. Şarkı da zaten zamanında kendini kanıtladığı için iyi bir dinlenme oranı yakalaması olası..

* Şu sıralar aldığım en güzel haberlerden biri Yaşar Plak‘ın bazı eski longplay albümleri yeniden basacak olması. Hem de CD üzerinde değil, doğrudan orijinal formatı olan plak şeklinde! Nilüfer ve Ajda Pekkan‘ın 80’li yıllarına uzanıp “Bir Selam Yeter”,“Sensiz Olmaz” ve “Sen Mutlu Ol” albümlerine, ve ayrıca Ferdi Özbeğen‘in “Bir Sır Gibi”  albümüne çok yakında ulaşabiliyor olacağız ve bu hazineler evlerimize ilk halleri olan LP formatında girip pikaplarımıza konabilecek. Son dönemde yurtdışında da günden güne yayılan “Back to Black” furyasıyla o siyah ve çok çekici olan plaklar bir kez daha pikaplarımızda bütün keyifleriyle dönecek yani sizin anlayacağınız..

* Nilüfer demişken, geçtiğimiz sene boyunca hastalığı nedeniyle zor günler geçiren ve tedavisi başarıyla tamamlanan sanatçı hayranlarıyla buluşacağı günleri sabırsızlıkla beklediğini açıklamıştı. Ankara’daki Panora Alışveriş Merkezi’nde 4 Temmuz Çarşamba günü sahne alacağı duyurulan Nilüfer’i sevenlerinin yalnız bırakmayacağına eminim..

* Geçtiğimiz haftasonunun en güzel olayı hiç kuşkusuz MetroCity‘deki “Şimdi 90’lar” partisiydi. Hakan Eren‘in DJ’liğinde Yonca Evcimik, Deniz Seki, Harun Kolçak, Jale, Demet Sağıroğlu, Ferda Anıl Yarkın, Eda-Metin Özülkü ve Hazal‘ın sahne aldığı gecede 90’lar ile büyüyen kitle bütün heyecanıyla oradaydı ve gece boyunca şarkılarla/görüntülerle tam bir 90’lar nostaljisi yaşandı. Bu proje kesinlikle devam etmeli..

* Türkiye’nin ilk özel radyolarından biri olan Radyo Klas, bir süre önce yönetimle birlikte isim değişikliğine de gitmiş ve Klas POP adını almıştı. Radyo yönetimi, daha radikal bir karar alarak grubun diğer radyosu NumberOne Fm‘in Türkçesini yapmaya karar verdi ve böylece Number1TURK Fm doğdu. Eşzamanlı olarak da Number1TURK Tv yayına başlarken, Türk popüler müziği 2 yeni kanal ile tanışmış oldu böylelikle. Başarılar diliyoruz..

Müzikle kalın!
Olcay TANBERKEN (DikkatMüzik!)

Emir Ersoy’dan “Karnaval” tadında albüm

Emir Ersoy 2010 yılında Ayça Varlıer, Yaşar, Deniz Seki, Kubat, Tuğba Özerk, Ajda Pekkan, Funda Arar ve Emre Altuğ gibi Türk pop müziğinin başarılı isimlerinin katkılarıyla oluşturduğu ve sahipsiz sokak hayvanları yararına yayımladığı “10 Şarkı 10 Şarkıcı” albümünün ardından yine sürpriz sanatçılar tarafından seslendirilen şarkıları Latin müziğine adapte ettiği bir albümle tekrar müzikseverlerle buluşuyor.

Emir Ersoy bu kez Kenan Doğulu, Yaşar, Ayça Varlıer, Duygu Tarhan, Deniz Seki, Işın Karaca, Banu Kunt, Özgü Namal, Berna Anter ve Aleixi Contreras‘ın Latin yorumlarıyla seslendirdiği şarkıları “Karnaval” adlı yeni albümünde dinleyicilerle buluşturuyor. Albüm, TMC etiketiyle müzikmarketlerdeki yerini aldı.

DikkatMüzik: Emir Ersoy’un babası, Türk pop müziğinin efsanevi ismi, “Kalipso Kralı” Metin Ersoy’un da “En İyileriyle” albümü geçtiğimiz hafta Ossi Müzik etiketiyle müzik marketlerde yerini almıştı. >>

Emir Ersoy – Karnaval albümünü dinlemek ve indirmek için:
http://www.ttnetmuzik.com.tr/#album-Karnaval-266391

Süperstar 20 Haziran’da KüçükÇiftlik Park’ta

Kendisine verilen Süperstar ünvanını fazlasıyla hak eden, 2012 yılı Kral Tv Müzik Ödülleri’nde “En İyi Kadın Sanatçı”, “En İyi Şarkı” ve “En İyi Albüm” ödüllerini alan Ajda Pekkan, ilk yaz konserinde Küçükçiftlik Park’ta sevenleri ile buluşuyor.

20 Haziran Çarşamba akşamı KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşecek olan Nişantaşı Üniversitesi Nişantaşı Festivali Ajda Pekkan Konseri’nde; genelini üniversite öğrencilerinin oluşturduğu binlerce dinleyici, muhteşem şarkılarla yazın gelişini kutlayacak. Face Organizasyon’un düzenleyeceği konserde 20 Haziran gecesi Süperstar, sahne şovları, kostümleri ve sürprizleriyle de görsel bir şölen sunmaya hazırlanıyor.

Biletler Biletix’te:
http://www.biletix.com/etkinlik/NKUF1/ISTANBUL/tr

Eren Sandal’dan beklenen “ilk” albüm

Profesyonel müzik hayatına 2 sene önce Enbe Orkestrası’nın “Kalbim” albümünde, Ajda Pekkan ile düet yaparak başlayan Eren Sandal sesini, sözünü ve müziğini güçlü bir şekilde müzik severlerle buluşturmayı başarmıştı. Ajda Pekkan ile seslendirdiği “Sev Beni” isimli düeti radyolar ve dinleyiciler tarafından sevilince şarkı kısa sürede çeşitli radyolarda liste başı olup, internet üzerinden de 2 milyonun üzerinde dinlenme sayısına ulaşan genç şarkıcı, ilk solo teklisi olan “Rüzgar”ın ardından bu kez ilk solo albümüyle müzikamarketlerde. “Gönlüme Göre” adını verdiği albüm Yaşar Plak etiketi ile yayınlandı.

Albümde, 10 yeni şarkının yanı sıra “Sev Beni” ve “Rüzgar” adlı şarkıların farklı versiyonları da yer alıyor. Ağırlıklı olarak Eren Sandal şarkılarından oluşan albümde, “Kurban”, “Amin”, “Ayıp Lisan”, “Efendi” ve “Aşk” Eren Sandal ve Ulaş Sümer imzası taşıyor. “Son Nefes” adlı şarkının müziğinde Hazal Ata’nın desteği, “Gel Hemen” adlı şarkının sözü ve müziğinde Eren Sandal ve Cem Gelinoğlu imzası bulunuyor. “Sev Beni”, “Boncuk”, “Rüzgar”, “Sokaklarım Tenha” ve “Yangın Yerim” adlı şarkıların söz ve müziği ise Eren Sandal’a ait. Albüm içerisindeki 12 şarkının aranjör koltuklarında Ulaş Sümer, Sadun Ersönmez, Burak Yeter ve Hakan Özkan yer almakta.

Albümün ilk klip çalışması, aşk için mistik bir ritüel olarak kurgulanan “Kurban” isimli şarkıya geldi. Yönetmen koltuğunda oturan Mustafa Söğütlü klibin çekimlerini 15 saatte tamamlarken, klipte Eren Sandal’a dansçı ve oyunculardan oluşan genç bir ekip eşlik etti. Bu renkli ve enerji dolu klip önümüzdeki hafta müzik kanallarındaki yerini alacak.

Bu yazın albümü Ozan Çolakoğlu’dan

Ozan Doğulu, Erdem Kınay ve İskender Paydaş’ın ardından aranjör Ozan Çolakoğlu da pop müzik dünyasının ağır toplarını biraraya getirdiği bir albümle bu yaza damgasını vurmaya hazırlanıyor. DMC etiketiyle yayınlanacak ve Avrupa Müzik işbirliğiyle dağıtılacak albümde Tarkan, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Gülşen, Sertab Erener, Yalın, Göksel ve maNga‘nın solisti Ferman Akgül var. “01” adlı albüm, önümüzdeki günlerde piyasada.

Tarkan albümde  “Aşk Gitti Bizden” ve “Hadi Bakalım” adlı 2 şarkı ile yer alırken, Ajda Pekkan “Ben Yanmışım”, Gülşen “Seyre Dursun Aşk”, Sertab Erener “Dım Dım”, Sezen Aksu “Gizli Aşk”, Yalın “Kalpten Dudağa”, Göksel “Sabır” ve Ferman Akgül ise “Rüzgar” şarkısıyla yer aldı. Albümün ilk video klibi Tarkan’ın sıfır şarkısı “Aşk Gitti Bizden”e, ikinci video klibi ise de Gülşen’in “Seyre Dursun Aşk” şarkısına Murad Küçük yönetmenliğinde çekildi. Tüm isimlerin sahne alacağı lansman konseri ise 2 Haziran Cumartesi gecesi Kuruçeşme Arena‘da.

90 saniyede Ajda Pekkan!

“Amatör Türk Sineması Sitesi” sloganıyla yayında olan Yesilcam.gen.tr sitesini hazırlayan Erhan Işık, Ajda Pekkan’ın müzikten önce ilk sinemaya başladığı dönemlerden bir klip hazırlamış. Fonda “Her Yerde Kar Var” eşliğindeki videoyu biz oldukça sevdik ve sizlerle paylaşmak istedik:) – Erhan Işık’ı twitter.com/yesilcamsokagi adresinden de takip edebileceğinizi de ekleyelim.

işte 90 saniyede Süperstar!

Editörden / “18.Kral Müzik Ödülleri” (Kısım 1)

90’lı yıllarda Türkçe popun patlaması ile televizyon ekranlarını parselleyen video müzik kanallarının ilklerinden biriydi Kral Tv. Yıllar içinde el de değiştirdi, türlü spekülasyonların konusu da oldu ancak bugünlere kadar geldi. Özellikle Uzanların elindeyken bazı sanatçılara torpil geçildiği, kliplerinin daha çok döndüğü ve dahi her yıl verilen müzik ödüllerinde de bir şaibe olduğu iddiaları sektörün en çok konuşulan konularından biriydi. Yıllar sonra yeniden yapılanan grubun birkaç yıldır daha çok özen gösterdiğini gördüğümüz Kral Müzik Ödülleri’nin bu yıl 18.cisi yapılacak. “Ödül alanların”, hatta “aday olanların” bunu gerçekten hak edip etmediği farklı görüşlerce ne kadar çok konuşulup tartışılsa da, sonuçta uzun yıllardır sürüyor ve bu anlamda geleneksel bir sürekliliği var. Bu ödül gecesinin en eğlenceli bulduğum kısmı ise “nostalji” kısmı olmuştur her zaman. Kimler geldi kimler geçti dedirten, bazen komik bazen hüzünlü sahneler kuşkusuz geceyi izlenir kılıyor…

Önceki yılların aksine bu kez müzikseverlere daha “şeffaf” olmayı seçen grup bu yılki aday adaylarını 2 – 9 Nisan 2012 tarihleri arasında internet sitesinde duyurdu ve bu adayların 50 kişilik uzman jüri, 150 Yerel Televizyon ve radyocuların temsilcilerinden oluşan jüri, MÜYAP Fiziki satış rakamları, MÜYAP Dijital İndirme ve Dinlenme Raporları, Nielsen 2011 Yılı Radyolarda En Çok çalınan şarkılar Listesi, Nielsen Radyolarda şarkıları en çok çalınan sarkıcılar listesi verileri ışığında belirlendiğini açıkladı. 9 Nisan’da sonlanan oylama ile de, her kategoride en çok oy alan 5 isim belirlendi. Bu adaylar, halka SMS ile oylatılacak ve 30 Nisan final gecesinde de jürinin oyları ile birleştirilerek toplamda en çok oyu alanlara ödül verilecek.

Aday adayları listesi için 1 hafta boyunca şu olmamalıydı, bu olmamalıydı gibi türlü dedikodular dolaşmadı değil, sosyal medya bu konudaki twitlerle doluydu. Örneğin şahsen ben, çok kötü sesli olup çok da parlak olmayan şarkılara imza atan birçok ismi ve albümünü, törenin belki de en baş kategorilerinden “En iyi sanatçı”, “En iyi albüm” kategorilerinde gördüğüme çok şaşırdım. Bir de 2011’in başlarında “Meczup” albümüyle çıkan Can Bonomo’nun Video Klip haricinde hiç bir kategoride yer almaması da çok şaşırtıcıydı, -evet, Eurovision ile gündeme belki 2012 başında oturdu ama, “En iyi çıkış”, “En iyi albüm” gibi kategorilerde bırakın aday olma aşamasını, aday adayı olarak bile gösterilmemiş ya da listeye alınmamıştı. Yıllardır yapılan ve kamuoyunun çok daha yakından tanıdığı bir ödül olan “Altın Kelebek” ödülünde en iyi çıkış 2011 ödülünü Bonomo’nun aldığını da mı unuttular acaba? Bütün bunlar bana çok enteresan geldi ve mantıklı bir açıklama bulamadım.

Sonuçta her kategori oylandı, adaylar bir şekilde belirlendi. En çok oy alan 5’er adaya ve nasıl bir şansları olabileceğine gelin yakından bakalım:

EN İYİ ALBÜM :
AJDA PEKKAN – FARKIN BU *****
SEZEN AKSU – ÖPTÜM
NİLÜFER – 12 DÜET
HALİL SEZAİ – SENİ BEKLERKEN
FUNDA ARAR – AŞKIN MASUM ÇOCUKLARI

Çok konuşuldu, çok tartışıldı, hatta taklitleri bile yapıldı. Kimisi sevdi, kimisi de nefret etti. İyi bulan da var, kötü bulan da. Gerçekten enteresan bir farklılık, farklı bir çıkış, ve ciddi bir ‘özgünlük’ten bahsedebiliriz Halil Sezai için.. “Olsun”, “İsyan”, “Sonbahar” ve “Paramparça” gibi şarkıları hem radyoları hem de müzik platformlarını parselledi, müthiş ilgi gördü. Yine de tüm bunlar kanımca Sezai’nin “En iyi albüm” kategorisine değil, “En iyi çıkış” kategorisine yakışacağını düşündürüyor, büyük ihtimalle de öyle olacak. Sezen Aksu‘nun uzun bir süre listelerden inmeyen “Unuttun mu Beni” şarkısı başta olmak üzere “Vay”, “Acıtmışım Canını Sevdikçe” ve “Arkadaş Şarkısını Duyunca” gibi şarkıları ile dikkat çeken “Öptüm” albümü 2011’de iyi bir satış rakamı yakalasa da, bu kategoride en iyiyi alacağını tahmin etmiyorum. Funda Arar’ın “Sen ve Ben” şarkısı yine listelerde kendine yer bulurken şarkının da içinde yer aldığı “Aşkın Masum Çocukları” albümünün önceki çıkışlarını arattığını söyleyebiliriz. Nilüfer‘in Kayahan sonraki dönemindeki en iyi çıkışını yaptığı albüm olan ve eski şarkılarına rock müzisyenleriyle birlikte yaptığı yeni versiyonlardan oluşan albümü “12 Düet” de yine yılın en çok konuşulan ve satan projelerinden biri olsa da, sanıyorum bu kategoride bayrağı Ajda Pekkan‘dan alamayacak ve şansını “En iyi proje” kategorisinde zorlayacaktır. Doğrusu 90’ların sonu ve 2000’lerin başındaki “Best Of” & “Diva” albümlerini saymazsak 1996’dan sonra sıfır kilometre bir şarkı için çok uzun bir sessizliğe gömülen ve 2003 yılında “Sen İste” ile listelere giren Süperstar, iyi bir çıkış sağladığı 3 yıl sonraki “Cool Kadın” albümüyle kendini yenilemişti. Bir sonraki albümü “Aynen Öyle”yi biraz tekrar ve sıkıcı gibi gördüysem de, sanıyorum toparlanma süreci önce “Resim” şarkısı ile başladı, daha sonra da “Farkın Bu”nun da lokomotifi olan “Yakar Geçerim” ile Ajda Pekkan müzik listeleri ve satışlarında yıllar sonra yeniden zirveye oturdu. Şarkının 2011’in en çok dinlenen ve indirilen şarkılarından biri olduğu, sayısal rakamlarla da kayıtlara geçti. Albümde “Heves”, “Arada Sırada” ve “Asla asla deme” gibi başka hit şarkıların da olduğunu hatırlarsak, bu kategorinin kazanmayı en çok hakeden albümü olduğunu söyleyebiliriz.

EN İYİ ERKEK SANATÇI
FERHAT GÖÇER
SERDAR ORTAÇ
KENAN DOĞULU
RAFET EL ROMAN
MURAT BOZ*****

Ferhat Göçer, Serdar Ortaç ve Kenan Doğulu’nun önceki yıllara göre fazla iddialı olmayan çıkışları, 2011’i durağan geçirmelerine neden oldu. Yine dinlendiler, dinlettirdiler, ancak farklı ve alkışlanmayı hak edecek albümlere imza attıklarını söyleyemeyiz. Kenan Doğulu önce “Şans Meleğim”, daha sonra da İskender Paydaş albümündeki “Dr.” şarkısı ile aralarında belki en dikkat çekici olandı ama bu kategoride zirveyi zorlayacak yalnızca 2 isim var. Yıllar sonra “Sevgiye Zaman Ver” albümü ile nihayet iyi bir satış grafiği yakalayan ve özellikle “Direniyorum” şarkısı ile birçok müzik listesinin en tepesinde yer almayı başaran Rafet El Roman, bu kategorinin en güçlü 2 adayından biri. Diğer aday ise hiç kuşkusuz olgunluk albümü diyebileceğimiz “Aşklarım Büyük Benden” adlı 3. stüdyo albümü ile 2000’li yılların erkek popçuları arasında zirveye yerleşen Murat Boz. Albümle aynı adı taşıyan şarkı dışında “Hayat Öpücüğü”, “Geri Dönüş Olsa” ve “Kalamam Arkadaş” gibi hit şarkılarla dinleyiciye ulaşan Boz, bu kategorinin kazananı pekala olabilir.

EN İYİ KADIN SANATÇI
AJDA PEKKAN*****
SEZEN AKSU
FUNDA ARAR
HANDE YENER
DEMET AKALIN

En iyi albüm kategorisinde de yer alan ilk 3 aday dışında bu kategoride rastladığımız Hande Yener, baştan sona Sinan Akçıl‘a boyandığı ve bu konuda bir hayli eleştirildiği “Teşekkürler” albümü ile hem satışta hem de dinlenme oranlarında aradığını bulamasa da, “Unutulmuyor”, “Havaalanı” ve “Teşekkürler” şarkıları ile dinleyiciye ulaştı. Demet Akalın ise önceki albümlerinin aksine çok daha az şarkıyla çıkageldiği 2011 yılında yine de “Sabıkalı” ve “Deliyim” şarkıları ile iddiasını sürdürdü. Ancak bu kategoride ödülü Ajda Pekkan‘ın başka kimseye bırakacağını düşünmüyorum.

EN İYİ GRUP
MFÖ
MODEL*****
SEKSENDÖRT
DUMAN
ZAKKUM

“Hayır Olamaz” ile Seksendört, “Anason” ile de Zakkum grubu gözle görülür bir başarı yakaladı. “Ve MFÖ” albümleriyle çok uzun bir aradan sonra yeniden dinleyiciyle buluşan MFÖ, “Hep Yaşın Ondokuz” şarkısı ile “özlenen” bir geri dönüş yaptı ve albüm Bora Uzer gibi yeteneklerin de katkılarıyla çok sağlam sound ve şarkılar içeriyordu. Duman grubu ise yılı yeni şarkı yapmak yerine “Canlı” adını verdiği bir konser albümüyle geçirdi. Tüm bunları göz önüne almamıza aslında gerek bile olmadan diyebiliriz ki, “Değmesin Ellerimiz” ile başlayan çok başarılı çıkışlarını “Buzdan Şato” ve “Pembe Mezarlık” gibi şarkılarla taçlandıran Model grubu, “Diğer Masallar” adını verdikleri 2. albümleriyle aslında yılın hem en çok dinlenen grubu olmayı başardılar hem de en iyi çıkışlarını gerçekleştirdiler. Bu kategorinin kazananı da muhtemelen onlar olacaktır.

EN İYİ ÇIKIŞ
HALİL SEZAİ *****
SİNAN AKÇIL
BORA DURAN
AYNUR AYDIN
LEVENT DÖRTER

“Gül Senin Tenin” şarkısı ile Bora Duran, “Duvaksız Gelin” ile de Levent Dörter, yılın dikkat çeken şarkılarına imza atarken sıkı altyapılı şarkıları ve Batı vokali ile en Avrupai bulunan Aynur Aydın da kuşkusuz bu kategoride yer almayı hak etmişlerdi. Ne var ki piyasada daha çok besteleri ve aranjeleriyle tanınan ve geçmişte pek çok hit şarkıda imzası da olan Sinan Akçıl‘ın yetersiz sesine karşın şarkıcılığa soyunması 2011’in en “şaşırtıcı” işlerinden biri olarak hafızalara kazınırken fazla ses getirmeyen çıkışı ile bu listede nasıl yer alabildiği şaşırtıcı. Düetlerle ‘kurtarmaya’ çalıştığı albümü “Atma” şarkısı dışında başka da bir hit içermediğinden, bu kategorinin kazananı olmayacağı ve “En iyi çıkış” yapanlarda ipi -en iyi albüm kategorisinde bahsettiğimiz üzere- Halil Sezai‘nin alacağına şüphem yok.

Olcay TANBERKEN (Dikkat Müzik!) 

Diğer kategoriler için:
“18.Kral Müzik Ödülleri” (Kısım 2) >>

Anna Vissi destekli “Ayselim” albümü geliyor

Geçtiğimiz hafta ölümünün 4. yılında anılan Aysel Gürel’in anısına, Gürel’in ölümünden yaklaşık iki ay sonra yayınlanan “Çınar-Vol.1” adlı albümde Sezen Aksu, Zerrin Özer, Nilüfer gibi birçok ismin yorumladığı Aysel Gürel şarkıları yer almaktaydı. Şimdi bu albümün devamı niteliğindeki yeni bir Aysel Gürel albümü daha geliyor. Bu albümün adı ise “Ayselim” olarak belirlendi. Albümün en büyük sürprizi ise, komşu ülke Yunanistan’ın uluslararası sanatçılarından Anna Vissi’nin de projeye bir şarkıyla katılması.

Sezen Aksu, Tarkan, Ajda Pekkan, Sertab Erener, Candan Erçetin, Nilüfer, Yaşar, Teoman, Ata Demirer ve Müjde Ar gibi isimlerin yer alacağı albüme bir destek de ‘komşu’dan geldi.

Yunanistan’da ‘gelmiş geçmiş en çok albüm satan Yunan sanatçı’ unvanını koruyan, hayranlarının ‘Thea’ (Tanrıça) adını verdiği Anna Vissi de ‘Ayselim’ adlı albüm projesine katıldı. Vissi, yıllar önce Ayla Dikmen‘in seslendirdiği ‘Olacak Olacak’ adlı şarkıyı söyleyecek. Daha önce Türkiye’de hiç konser vermeye gelmemesi, Türk hayranlarınca eleştirilen Vissi’nin bu proje kapsamında ülkemizi ziyaret edip etmeyeceği de, merak konusu.

Bir süredir şarkı seçimleriyle ilgili karar aşamasında olan sanatçılardan Sertab Erener, Ajda Pekkan ve Ata Demirer-Müjde Ar ikilisi şarkılarını seçti. Sertab Erener, ‘Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam’; Tarkan ‘Hadi Bakalım’; Ata Demirer-Müjde Ar ise ‘Sitem’ adlı Aysel Gürel şarkılarını seslendirecek.