Röportaj: Koray Candemir

DSC_5179Herkese merhaba;

Bir süredir sesim soluğum çıkmıyordu farkındayım  ama bu röportaj için bekliyordum:)

Herkesin çocukluğunda ya da  gençlik döneminde hayranı olduğu ve sırf onu görebilmek için konserlere, filmlere , organizasyonlara gittiği biri vardır. Sanırım ben bir çok kişiden daha şanslıydım bu konuda çünkü aradan yıllar sonra bir gün onunla oturup röportaj yapma şansım oldu. :)

Kendimi bildim bileli,  “Koray Candemir” hayranıyım. 18 yaşıma ilk girdiğim sene (O zamanlar basınla hiç bir alakam yoktu konservatuar’ın piyano bölümünde geçen bir ömrüm vardı.) ilk gittiğim bar “Kemancı” ilk gittiğim konserde “Kargo” konseri olmuştu. Benim için unutulmaz , rüya gibi bir konserdi. Konserden iki gün önce Koray’a kendi boyum kadar bir atkı örmüş ve hatta annemle de iddiaya girmiştik “o kalabalıkta o atkıyı veremezsin!” demişti. Konser günü arkadaşımı ve beni yaşımız küçük sanıp içeri almamışlar ve ben kapıda hüngür hüngür ağlarken, bir anda sevgili menajerleri Simla ve Koray’ı kapıda gördüm kendimi tutamayıp “Koray” dedim ve durdu, konuştuk atkıyı teslim ettim. Ardından da kapıda ki güvenliklere yaşımızın tuttuğunu anlatıp Kemancı’ya girebilmiştik. (İnsanın yaşı küçük gösterince böyle sorunlar yaşayabiliyor. :) ) 18 yaşında böyle hayran olduğu kişiye ulaşan birinin inanılmaz heyecanı ve mutluluğu ile  o konseri dinlemiştik.  Benim için unutulmaz bir anı olduğu için sizlerle paylaşmak istedim. :)

Ve şimdi  sohbetimize geçelim.. :)

DSC_8244

 

İrem Ezgimen: Belki birçok kişi biliyordur fakat Koray Candemir müzikal yaşamına nasıl başladı?

Koray Candemir:  Müzikal hayatıma lise döneminde okul orkestrasında başladım. :) “Milliyet Müzik Yarışması”na katıldık, bayağı ödüller aldık. İcrada “Türkiye İkinciliği”, Ceynur da  grubun solisti olarak “Türkiye Birincisi” olmuştu. Hatta şarkı da Tolga Çevik’in programında piyano çalan “Özer Atik” le yorumladığımız “Olmadı” isimli şarkı… O şarkı Türkiye İkincisi olmuştu.

İrem Ezgimen:  “Kargo” ile yolları nasıl kesişti?

Koray Candemir:  90’lı yıllarda Ortaköy’de cover çalınan çok daha eğlenceli muhteşem barlar vardı. Serkan Çeliköz ’ün ekibi  “Mr. No” isimli grubuyla bir barda çalıyorduı. Biz de yan barda “Vega”dan Tuğrul Akyüz ’le bilgisayardan :) “The Cure, Depeche Mode” falan çalıyorduk. :) Bizi dinlemişler, Kargo’yu da tekrar topluyorlarmış, bir tek solist kalmış. Mehmet, Serkan, Burak bana gelip solistliği teklif etti, öyle başladık provalara…:)

İrem Ezgimen: İlk solo albümünüz  “ Sade”  2001 yılında çıktı. 10 şarkınız ve “ Seni Sevmesem” Enstrümental versiyonu bulunuyordu…

Koray Candemir:  Tabii tabii.. Erdem Sökmen ve İsmail Soydaş o kadar iyi çalmışlardı ki… Enstrümantel versiyonunu bile koymak zorunda kaldık :)

İrem Ezgimen:  O albümde çok fazla hit şarkı vardı ama benim en çok sevdiğim şarkı “ Sade” şarkısı olmuştu.

Koray Candemir:  “Sade” yi sahnede çalmaya başlayacağız yakında…

İrem Ezgimen: Peki “Kargo” ile solo albümden sonra da çalışmaya devam ettiniz; bu sadece ufak bir ara mıydı yoksa gerçekten o zaman ayrılmış mıydı yollarınız?

Koray Candemir:  Belirsizdi… Hiçbir şey konuşmadan “Abi; böyle bir durduralım…” falan olduk. Herkes farklı fikirlerdeydi… Öyle araya iki, üç sene girdi sonra tekrar “Selim Öztürk” falan geldi, yeniden toparlandık. Mehmet olmadan dört kişi tekrar toplanmıştı.

İrem Ezgimen: “Kargo” grubu ile birçok keyifli konser ve iş yaptıktan sonra yollarınızı ayırdınız bununla ilgili birçok rivayet var fakat gerçek nedir?

Koray Candemir:  O kadar çok tekrar ediyordu ki her şey, inanılmaz bir kısır döngüye girmiştik ve müzik yapamıyorduk. Orijinal bir şeyler çıkarmak konusunda zorluk yaşıyorduk. Kargo’nun yorgunluk dönemi gibiydi… Hatta başka kayıtlar da yaptık ama olmadı. Ben müzikal nedenlerle böyle bir karar aldım.


İrem Ezgimen:
Uzun zaman “Seattle”da yaşadınız ve orada müzik yaptınız. “Seattle”da yaşamak müzikal yaşantınıza neler kattı?

Koray Candemir:  Öncelikle gitar çalmaya geri döndüm. :) Benim için müzikal olarak en büyük fark oydu. Çünkü MaSKott albümünde de bütün gitarları ben çaldım. Oradayken ben bayağı bildiğin teenage zamanlarıma geri döndüm,  evde gitar çalıyorum, çalışıyorum falan… Bir de buraya çok uzak olduğumuz için aklımızı temizledik. Sektörün ‘şarkı yapalım’, ‘hit bulalım’ gibi streslerinden uzak kaldık. Hep kendimiz için bir şeyler yaptık, içimizden nasıl geliyorsa o şekilde müzik yaptık. Bu sebeple MaSKott’la yaptığımız “Tuval” albümü bizim için çok önemlidir.

İrem Ezgimen: “MaSKott”un albümü benim için bir uzun yol albümüydü…  En baştan en sona kadar tüm şarkıları dinleyebilirdim.

Koray Candemir: Eee tamam müthişmiş.. :) O albümde Seattle’ın havası da var, hafif depresiflik de var içinde ama çok uğraştık çünkü orada kaydettik. Çok iyi bir stüdyoda çalıştık, orada Amerikalı produktörlerle çalıştık, birçok arkadaşımızdan yardım aldık. Albümde Amerikalı müzisyen arkadaşlarımız da çaldı. İnanılmaz bir deneyimdi… O kadar senenin üstüne orada öyle bir şey yapmak çok iyi geldi.

İrem Ezgimen:  “Seattle”da Serkan Çeliköz’le beraber  “Zor Bu İşler” şarkınıza klip çektiniz. Bu şarkının klibinde oradaki arkadaşlarınızın oynadığı doğru mu?

Koray Candemir: Evet doğru.. Evde parti yaptık. 60/ 70 kişi falan geldi. Evimiz üç katlıydı, alt katta geniş bir alan vardı. Kenarda stüdyo falan.. Oraya set kurduk. Üst katta parti yapılıyor herkes eğleniyor, aşağıda çekim yapıyorduk. Özellikle Simla Vural Üner ’in büyük emeği vardır. Yukarıda evin kapısından girdiğinde herkesin söyleyeceği bölümleri ellerine veriyorlar. Bizim içeride bulunan Türk arkadaşlarımız yardımcı oluyorlar, sonra ikişer ikişer aşağı iniyorlardı. O cümleleri  kaydediyorduk aşağıda.. İnanılmaz eğlenceliydi… O gün Seattle’da çevremizde kim varsa yanımızdaydı…

İrem Ezgimen:  “Maskott” projenizin devamı söz konusu olacak mı?

Koray Candemir:  Serkan’la her zaman müzik yaparım ya… :) Belli olmaz, şu anda bir şey söyleyemem de ama dediğim gibi Serkan’la her zaman müzik yaparım. Bizim aramızda senelerin kimyası var… Oturup çalıştığımız zaman da yaparız yani…

İrem Ezgimen: Düşünmeden karşında düşüncelerini okuyor artık değil mi?

Koray Candemir: Evet, evet öyle durumlar var… :)

İrem Ezgimen: Şimdi ikinci solo albümünüz “Yarım Kalan”la beraber hayranlarınıza yeniden “merhaba” dediniz.  Albümde 11 şarkı yer almakta, bu albümün başlangıç hikayesini bize biraz anlatır mısınız?

Koray Candemir:  Amerika’daki son dönemimizde Serkan’la beraber yaşarken; “MaSKott”la İngilizce şarkılar yapıp, grup olarak orada yaşatma fikrinden çok uzaklaşmış ve çok yorulmuştuk. Tabii orada yaşamak da kolay değil. Orada sıfırdan kendine bir hayat kurup, ailen, arkadaşların hayatın, her şey burada, çocukluğundan beri yaşadıkların burada ve sen orada sıfırdan başlıyorsun. “MaSKott”u durdurma kararını aldıktan sonra ben dönmeye karar verdim. Serkan da orada aranjörlük ve prodüktörlük bağlantıları olduğu için orada kalma kararını verdi. Sonra solo albüme dönük şarkılar yapmaya başladım.

İrem Ezgimen: Aslında “Sade” albümün çıktıktan sonra “Solo olarak devam etmeyi düşünüyorum.” yorumun vardı senin…

Koray Candemir:   Tabii, tabii… Ateş ve Su albümünde bulunan bir iki şarkı var onlar benim ikinci albümüm içindi mesela… Bu albümde de “Bu Şehirde” şarkısı da ilk solo albüm dönemindendir. Oradayken planlar yaptım kiminle çalışacağım, neler yapacağım, her şeyine kadar detaylıca düşündüm. “Müzisyenler için nasıl bir çalışma yaparım, nasıl bir grup kurmalıyım?” Okay Aynur ’un ekipte olması zaten kafamda hep vardı. O farklı bir adam davulcu olmasının dışında, şarkı söyler, kayıt yapar, piyano çalar, gitar falan… Her şey olduğu için onda, enteresan bir adamdır. Dört senedir çalıyoruz onunla ve birbirimizi çok iyi tanırız ve benim ilk solo albümümün de 10 şarkının yedi ya da sekiz tanesinin davullarını Okay çalmıştır.

DSC_5221İrem Ezgimen: Albümün ilk klip çalışması “ Esin İris”in sözlerini yazdığı “Kalan Giden Benim”, Harun Tekin’den “Kar” şarkısını aldın. Özellikle “Kar” neden bu kadar sevildi?

Koray Candemir:  Bilmem ki.. :)  Harun’un şarkıları genelde öyledir J Bu albümde herkesten destek aldım. Melis Danışmend ’ten söz aldım, Esin’den söz aldım, Harun’dan aldım, Korhan Futacı da saksafon çaldı.

İrem Ezgimen: İlk klip “Kalan Giden Benim” şarkısına, ikinci klip de “Ruhum Ayakta” şarkısına geldi. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında “beş, altı tane klip çekmeyi düşünüyorum” dedin. Gerçekten bu kadar çok klip çekecek misiniz?

Koray Candemir:  Bu senenin sonuna kadar bayağı video çekmek istiyorum. Bazıları normal klip prodüksiyonu gibi olacak, bazılarında da benim olmadığım klipler olacak.

, İrem Ezgimen: Özdemir Asaf ’tan “Yakın” ve Aşık Veysel ’den “Keklik İdim Vurdular” şarkılarını albüme koyma fikri nereden geldi?

Koray Candemir:  Hep sevdiğim şairlerden birinin şiirini albüme koymak vardı kafamda. “Yakın” şiirini de yazmıştım bir kenara, bana hep şarkı sözü gibi gelmişti. Bir gün Harun’la oturuyorduk, “Aklında bir şey var mı?” diye sordu. “Var!” dedim ve şiiri gösterdim, çaldım. O akşam şarkının iskeletini çıkardık ve hemen demosunu kaydettik.

“Keklik İdim Vurdular”ı Serkan’ın zamanında da çalıyorduk zaten sahnede, akustik bir şeyler çalarken çıkmıştı. Ben o türküyü çok seviyordum. O haliyle muhafaza edip albüme taşımak istedim.

İrem Ezgimen: Akustik bir şeyler düşünüyordunuz?

Koray Candemir:   Akustik düşünüyorduk sonra vazgeçtik. Sahnedeki bu enerji benim için iyi… Televizyon programlarında güzel oluyor, yine de o projeyi zamanı gelince yaparız ama şu anda değil…

İrem Ezgimen: Yeni ekibinizle sahnede “Koray Candemir”den öte “Koray Candemir ve ailesi” gibi harika bir enerji var bu uyumu nasıl sağladınız? ( Mini Aile :) )

Koray Candemir:  Aile gibiyiz zaten :) Mesela ilk albümde çok güzel bir grup kurmuştum ama bu enerjiyi yakalayamamıştım. Bu albümde öyle bir şey yaptık. Okay davul çaldığı için olayın temeli gibi… Cem Şahin ve Cemre Kabaş ’ın ben birkaç ay takip ederek, her şeyi planlı programlı yaptım. Cemre’yi üç ay izledim. Herkese sordum, soruşturdum. Cem’i zaten “Roxy Müzik Günleri” yarışmasında jüri olduğum dönemde kendi grubu “Neva” ile izlemiştim. Orada onu izlediğimde onun çok iyi bir gitarist olduğuna karar vermiştim ve bir araya geldiğimizde de şükürler olsun ki herkes süper karakterli çıktı.

İrem Ezgimen: Peki Cemre aynı zamanda “Radiolux” grubuyla her Perşembe Hayal Kahvesinde ve solo projesinin çalışmaları devam ediyor, Cem’in “Neva”da hala çalması ve Okay’ın da başka projelerde yer alması sizin için zorluk yaratıyor mu? Cemre’nin solo projesi başladığında ya da konserler denk geldiğinde ne yapacaksınız?

Koray Candemir:  Bilmem :) Cemre solo albüm yapsa da “ben sana çalacağım” diyor zaten… :) Okay’ın daha önceden söz verdiği işler olduğunda “Şafak” gelip çalıyor. Şafak da harika bir adam ve iyi bir davulcudur.  Fakat birçok iş kesişirse ben kendi işimi başka tarihe erteliyorum. Çünkü grup olarak çalmak istiyorum. “Kim olursa olsun çalsın ben de orada çalayım” gibi düşüncem yok. Benim için onlarla çalmak ve onlarla eğlenmek daha önemli…

İrem Ezgimen:  Kendi yazdığınız şarkı sözlerinin ilham kaynağı nedir?

Koray Candemir:  İçinde bulunduğum ortam, yaşadığım bir ilişki ya da çevremde bir arkadaşımın yaşadığı bir ilişki, onların hikayesi…  Her şey etkileyebiliyor beni, çok değişken ama genel olarak kendilerini belli ediyorlar..

İrem Ezgimen: Şarkılarınızı albüm için seçerken nasıl eleyebiliyorsunuz?

Koray Candemir:  Bu albüme şarkıları seçerken Burak da çok yardım etti. Kendime ait bir standartım oluyor, onun altında kalanları eliyoruz.

İrem Ezgimen: Aynı zamanda “Gece”nin ilk albümünün prodüktörlüğünü yaptığını biliyorum. Prodüktörlüğe devam etmeyi düşünüyor musun?

Koray Candemir:  “Gece” grubu ile tam bir “abi, kardeş” durumu söz konusu, onların projesi beni çok heyecanlandırmıştı. Onlar da bana gelip albüm prodüktörlüğünü teklif edince ben de kabul etmiştim. Tekrar yapmam için aynı heyecanı hissetmem lazım… Ağır iş prodüktörlük, her şeyi organize edersin. Hele ki; bir grubun prodüktörlüğünü yapıyorsan;hem psikolojik olarak, hem iş olarak,hem kafa olarak hem de bir müzisyen olarak stüdyo içerisinde çok yorulacağın iş. Çünkü her şeyi dengede tutmak zorunda olduğun için…

İrem Ezgimen: Yurtdışında müzisyen olarak yaşamak ve sadece bu işten geçinebilmek gibi bir imkan var mı?

Koray Candemir:  Buradaki müzik sektörü, orası ile kıyaslandığı zaman ufak tabii ama orada da çok fazla grup ve şarkıcı var. Orada da var olmak  zor… O kadar kolay bir iş değil. Şükürler olsun ben 20 yaşından beri hem istediğim işi yapıp, hem de o işten hayatımı kazanıyorum.

İrem Ezgimen: Bunu sormamın sebebi hem Seattle’da müzik yaptın hem de Türkiye’de zaten bilindik bir yerdesin, yani çok tanınıyorsun, biliniyorsun, çok seviliyorsun… Hani Türkiye’nin dışında yurt dışında kalsaydın ya da sadece müzik yapmak için kalır mıydın?

Koray Candemir:  İşte, denedik, denedik ama kalamadık :) Belki 20’li yaşlarda gitseydik farklı olurdu. Düşünsene burada bir kariyerin var ve Türkçe müzik yapmak başka bir şey, İngilizce müzik yapmak başka bir şey… Orada var olmak için İngilizce müzik yapmak zorundasın çünkü Türkçe müzik yaptığında var olmazsın. İngilizce müzik yaptığın zamanda başlarda kendini farklı hissediyorsun. Türkçe müzik yapmaya devam edeceğim ama hayallerim arasında İngilizce müzik yapıp aynı zamanda hem burada hem de orada müzik yapma hayalim var.

İrem Ezgimen: Türkiye’de müziğin gidişatı ile ilgili fikirleriniz nedir ve sizce sorun olan konuları nasıl düzeltebiliriz?

Koray Candemir:  Müzik sektörünün içinde devrim yapılması gerektiğini düşünüyorum. Hem meslek birlikleri anlamında hem de telif hakları anlamında. Yasalar var ama onların uygulanması gerekiyor. Sağlıklı bir şekilde uygulanırsa herkes var olabilir ve böylelikle alan da açılmış olur.  Şu an ki duruma bakarsak “No name” bir grubun ya da kişinin çıkıp bir şeyler yapması inanılmaz zor… İşin kötüsü şu an etrafta çok da iyi gruplar var fakat kimsenin haberi yok. İnterneti hepimiz “kullanıyoruz” diyoruz ama Türkiye’de belli başlı sosyal medya siteleri dışında veya merak edilen haberlere bakmak dışında internet çok da araştırma aracı olarak kullanılmıyor.

İrem Ezgimen: Yeni çıkacak isim ve gruplara tavsiyeleriniz nelerdir?

Koray Candemir:   İnandıkları işi yapsınlar! Zevk aldıkları ve sevdikleri müziği yapsınlar, dirayetli ve sabırlı olsunlar. Özellikle sabretmeyi bilsinler.

İrem Ezgimen: Müzik dışında yıllar önce Ferzan Özpetek’in “Cahil Periler” filminde oynadığınızı biliyorum. Oyunculuk veya reklam filmi teklifleri geliyor mu, bunlara bakışınız nedir?

Koray Candemir:   Senaryosunu beğendiğim bir sinema filminde oynamak çok isterim ama son 10 yıldır Türkiye’de ciddi bir dizi tüketimi olduğu için dizi ve dizi oyuncuları sektörü kaplamış durumda ve millet hem para kazanmak için, hem biraz popülerlik için bu işi yapıyor. Ya da mesleğini yapmak için oynayanlar da var. Fakat ben oyuncu olmadığım için bir dizide oynamam demek, oyunculuk kariyeri yapmam demek, o ayrı bir kariyer. Öyle bir şey de kafamda olmadığı için, yani “2 sene ya da 3 sene bir dizide oynamak” demek benim için zaten “oyuncu olmak” demek. O zaman da zaten oyuncu olmak isterdim.

DSC_5170

 

Bu keyifli sohbetin artık sonuna geldik. Aradan geçen 10 yıl sonrasın da oturup bu keyifli sohbeti gerçekleştirmek beni inanılmaz mutlu etti. Aranızda daha önce Koray Candemir ‘i canlı performans dinlemeyenler varsa kesinlikle bir cuma akşamı Beyoğlu Hayal Kahvesi sahnesinde izleyin. ( Sonra benim gibi her hafta gitmek isteyeceksiniz.Kapıdan kovsalar bacadan giriyorum :D )

Her konserde mini ailenizin bir üyesi gibi hissettirdiğiniz için; öncelikle sevgili Koray Candemir’ e ve mini ailesine ve tabii ki; bu keyifli sohbetin gerçekleşmesine imkan sağlayan  Bilge Öztürk ve Aslıhan Avcı’ya çok teşekkür ederim.

IMG_20140410_011316

İrem Ezgimen (DikkatMüzik!, 2014)

Erdem Yener İstanbul Bronx konseri, yeniler, yeniler…

Herkese merhabalar;

Bu hafta sağlık sorunları yüzünden “Dışarıda neler oluyor?” diye pek bakamadım ama  28.02.2013’te Ghetto sahnesinde “Jehan Barbur” vardı. 01 Mart 2013 Roxy sahnesinde “Yüksek Sadakat” vardı.

Size aslında bol bol Jehan Barbur, Birsen Tezer ve tabii ki Bülent Ortaçgil şarkılarından ve konserlerinden bahsetmek isterim çünkü benim için çok farklı hatta  fazlasıyla büyülü demek daha doğru olacak.  Fakat yazının ana konusuna geri dönmem lazım yoksa bu konuda yazdıkça yazmak istiyorum :)erdemyener

Erder Yener’i büyük bir çoğunluk belki bir Gsm firmasının reklamlarından tanıyorsunuz ama benim kendisini tanımam sevgili Tanju Eren’in “Tanju Eren 40” albümü sayesinde oldu. Erdem Yener; Tanju Eren‘in “Tanju Eren 40 ” albümünde ” Aşk Yok Aslında” şarkısını seslendirdi. ( Bu arada o albümde tadından yenmez kıvamındadır. Albümde Tanju Eren şarkılarını; Koray Candemir, Aslı, Harun Tekin, Teoman, Nev, Aylin Aslım, Erdem Yener, Kenan Vural, Gamze Amus seslerinden dinleyebilirsiniz.) Ben ilk kez Erdem Yener’i o albümde dinledim. (Erdem’le bizi tanıştıran kişide sevgili Tanju Eren’dir. Onada çok teşekkürler…) Aradan bir süre sonra bir gıda firmasının kek reklamında ekranlarda gördük ve çok zaman geçmeden de Gsm operatörü ve diziler de görmeye başladık. O aslında oyunculuğunun dışında bir müzisyen ve aslında yaptığı müzikle anılmak onun için çok önemli…

Erdem Yener’in ilk albümü “Kirli” 2008 yılında çıktı. Albümün çıkış şarkısı “Belki” olmuştu. “Belki” şarkısını hala dinlemeyen varsa aranızda şimdi okumayı filan bırakın da açıp o şarkının sözlerini detaylıca bir dinleyin. (Nasılsa buradayım kaçmıyorum “Belki” link’i hemen aşağıda ;) )

Albümün ardından Erdem Yener’i ayda bir sefer  Beyoğlu Hayal Kahvesi sahnesinde izleme şansımız oldu. O süreç içerisinde reklam çekimleri, dizi çekimleri ve konserler derken bir ara Erdem Yener kayıplara karıştı. Bu kayboluşun ve sessizliğin ardından bir sürpriz bekliyordum ve tam tahmin ettiğim gibi oldu “Rüyalar Kızı” single çalışması ile geri geldi. İyi ki de geldi… ( “Rüyalar Kızı” klibini izlemek isteyenler sayfanın aşağısına bakınız . ;) )

Erdem Yener’in “Rüyalar Kızı” single çalışmasının ardından ilk İstanbul konserini 02.03.2013 tarihinde İstanbul Bronx sahnesinde verdi. Bir gece öncesinde de İzmir izleyicisi ile buluşan Erdem Yener daha İstanbul’a adım atmaz kendisini sahnede buldu. Konsere “Rüyalar Kızı” ile başladı “Kirli” albümünün tüm şarkılarını dinledik, arada Incubus, Muse coverları da söyledi. Benim için en önemli iki sürpriz oldu birincisi “Aşk Yok Aslında” şarkısını ilk defa orada canlı dinledim, ikincisi de yeni yapmış olduğu bestesini ilk kez sahnede bizlere çaldı. 

Erdem Yener’i sahnede izlemeyenler varsa aranızda şöyle anlatabilirim; esprili, güler yüzlü, doğal hatta o kadar doğal ki “sıkıldınız mı? sıkıldıysanız söyleyin bende yanınıza gelirim” diyecek kadar rahat ve güvenli izlemenizi tavsiye ederim. Erdem için “on parmağında, on marifet bir adam”  demek mümkün diye düşünüyorum. Tv, müzik, cast, reklam her yerde… (Bir sinemada görmedim. Var da benim mi haberim yok acaba? :) ) Dinlemeyen varsa gidip bu adamı dinleyin! ;)

Bu hafta size nelerden bahsetsem diye düşünürken; Aylin Aslım ve  Teoman‘ın yeni düetleri “İki Zavallı Kuş“, Nilüfer‘in “12 Düet” albümünden sonra “13 Düet” albümü, Mor ve Ötesi ‘nin “Güneşi Beklerken” albümü, Gripin‘in “Aşk Nerden Nereye” şarkısı ve Badem‘in “Badem ve Konukları” albümünde hem Vega, hem de Feridun Düzağaç’la yapmış olduğu düetler aklıma ilk gelenler oldu.aylin-aslim-teoman-iki-zavalli-kus-2013-7609

Aylin Aslım ve Teoman düeti ile başlamak istiyorum. 14 Şubat günü bir çoğumuza sürpriz olan düet Teoman severler açısından müjdeli haber gibi geldi. Teoman cephesinde albüm hazırlığı var mı, yok mu bilemem ama yakında konserleri başlasın yine çıktığı mekanlar dolup taşar. “İki Zavallı Kuş” düeti  bence güzel olmuş. Keyifli şarkı bakalım bunun ardından bizi ne bekliyor???nilufer-13duet

Nilüfer’ den beklediğim ” Nilüfer 13 Düet” albümü yakın zaman önce piyasaya çıktı. Albümde çalan gruplar ve şarkılar gerçekten çok eğlenceli olmuş. Özellikle; GECE, MODEL, Çilekeş, Emre Aydın, Pinhani, Vega ve Mor ve Ötesi yorumlarını çok beğendim. Keyifli bir arşiv albümü tadında… MorveOtesi

Mor ve Ötesi’de yakın zamanda “Güneşi Beklerken” isimli albümünü piyasaya çıkardı. Albümün lansmanı İstanbul Ghetto’da yapıldı. Bu albüm öyle kolay kolay tüketilip, bir kenara bırakılacak bir albüm değil. Şunu kabul ederim ki; Mor ve Ötesi’nin hiç bir albümü öyle değil ama bu albüm biraz dinleyip sonra kendinizi dinlendirdikten sonra yine dinlediğinizde bile farklı bir duygu bulabiliyorsunuz. ( Şarap misali, günler geçtikçe dahada anlamlı ve güzel… ;) ) “Albümde dikkatimi çeken şarkılar” diyemeyeceğim çünkü ben bu albümü çok beğendim ve hiç bir şarkıyı ayırmak istemiyorum. Mor ve Ötesi şuan Amerika turnesinde İstanbul’a döndükleri zaman ilk konserde orada olacağım haberlerimi bekleyin. :)Gripin-Yalnızlığın-Çaresini-Bulmuşlar-Şarkı-Sözleri-Dinle-300x219

Geçtiğimiz akşam bir radyo kanalında Gripin’in “Aşk Nerden Nereye” şarkısına denk geldim. Açıkcası “Yalnızlığın çaresini bulmuşlar” şarkısı gibi değil, bir önceki albümde bulunan “Beş” şarkısı gibi hafızalara kazınacak bir şarkı… İkinci klip kesin buna çekilir benden söylemesi.87968697406641528

Son haberim Badem’den; “Badem ve Konukları” albümü çok güzel olmuş. Özellikle Vega ile yorumladıkları “Uyan”, Feridun Düzağaç’la söyledikleri “Aşkın e hali”, tabii ki İlhan Şeşen’le ” Geceyedir Küsmelerim” ve Özlem Tekin’le “Kalpsiz” zaten hepsi birbirinden güzel şarkılar ve onların hepsini de bu albümde farklı yorumlamaları ile bizlere sunmuş olmaları gerçekten güzel olmuş. Dinlenilmesi gereken albümlerden…

Artık sesimi kesiyor, ortalıktan kayboluyorum. Bir günlük gecikme için hepinizden özür dilerim…

Herkese iyi haftalar.

ERDEM YENER – Rüyalar Kızı

İrem’le Rock Devam Ediyor…

İrem Ezgimen (DikkatMüzik!)

Konserler, konserler, partiler

Bu haftanın başında yapmış olduğum plana göre aslında kafamda iki konser vardı fakat işler pek tasarladığım gibi gitmedi. Salı günü sokağa bir çıktık eve pazar günü girdik desem yeridir. :) Diyeceksiniz ki “İrem bu ne demek?” aynen şu şekilde oldu hemen hemen  tüm hafta konser ve partiler vardı bende sizler için bol bol takipteydim.

Haftanın ilk  konseri  Beyoğlu Hayal Kahvesin de gerçekleşen “Bulutsuzluk Özlemi” konseri oldu. Konser 12.02.2013 salı gecesi olmasına rağmen Beyoğlu Hayal Kahvesi için yoğun bir gece oldu. Konserin daha ilk başladığı dakikalar da bile kapıya kadar yoğunluk vardı. Herkes Türkiye’nin önde gelen rock gruplarından biri olan grubun şarkılarını hep bir ağızdan söylüyor ve eğleniyordu. Yılların eskitemediği şarkılar vardı her birimizin hatıralarının olduğu, “Güneye giderken, Uçtu Uçtu, Bağdat , Tepedeki çimenlik” ve daha niceleri, nefesimiz kesilene kadar hep beraber eşlik ettik. Bu güzel konser, sevgili grubumun provası yüzünden bizim için yarım kaldı ama umarım yakın zamanda tekrar izleme şansım olur.ana_ust

imagesHaftanın ikinci ve benim için en önemli konseri olan Bülent Ortaçgil ve Birsen Tezer konserin gelelim. Bu konserine önemine gelirsek; ne yapıldığı tarih olan 14. şubat önemli, ne de başka bir şey benim için önemi Garaj İstanbul sahnesin de Bülent Ortaçgil ve Birsen Tezer’in olması… Açıkçası insan büyüdükçe (yaş malum 27 oldu şunun şurasında 30’a ne kaldı:) ) hayata bakışı, tüm özentilik döneminin verdiği gereksiz saçma sapan zevkler her şey değişiyor. 21 – 22 yaşındaki halimle şu an arasında çok ciddi farklar var. Müzik zevkim açısından çok fazla dengeler oynamasa da Bülent Ortaçgil şarkılarının ruhundan anlar, Bülent Ortaçgil şarkıları ile sever, mutlu olur, ağlar, sevinir oldum. Bülent Ortaçgil çok farklı,çok… Neyse konsere dönelim :) (Yoksa yazmaya devam edicem:) ) 14.02.2013 Perşembe gececi gerçekleşen konserde Bülent Ortaçgil ve Birsen Tezer Garaj İstanbul sahnesinden 1000 kişiye yakın bir seyirci karşısında  şarkılarını söylediler. Sevgililer gününde neredeyse herkes oraya akın etmişti. İçeride bulunan seyirciler için rüya gibi bir akşam oldu. Bana gelirsek ben zaten “Şarkılarım Senindir, Eylül Akşamı, Sensiz Olmaz, Denize Doğru “ derken Bozburun sularında kayboldum…

O geceden aklımda kalan en güzel söz ise; sevgili Bülent Ortaçgil’in “Size bir tavsiye vereyim mi? Hiç bir tavsiyeyi dinlemeyin!” sözleri oldu. Sen çok yaşa Bülent Ortaçgil hep bize şarkılar söyle, hep bizimle ol. (Kazım Çağdaş‘a teşekkürler.)

album_270434_300_300Haftanın 3. konseri 15.02.2013 Cuma gecesi İstanbul Bronx’ta gerçekleşen Can Bonomo konseri oldu. O nasıl bir kalabalık??? İstanbul Bronx‘ta gerçekleşen konsere girebilmek için önce kapıda uzun bir kuyruk bekliyorsunuz. (Tabii biz beklemeyip bir yerler de kahve içtik. Bir saat sonra kapıya gittik. :) ) Hadi içeri girdiniz bu sefer adım atacak yer bulamadık. O akşam hem içeride, hem de kapıda inanılmaz bir kalabalık vardı. Konser başladı ve bende insanları izlemeye başladım. :) Herkes Can Bonomo’nun sahnede söylediği tüm şarkılarını biliyor, hep bir ağızdan eşlik ediyor, keyifli bir şekilde dans ediyordu. Can Bonomo albümde kendi şarkıları haricinde M.F.ÖSakın Gelme ve Barış MançoKara sevda şarkılarını da söyledi. (Başka cover şarkılar da söylemiş olabilir biz arada kaçırmış olabiliriz:) ) İstanbul Bronx’ta hiç ara vermeden yaklaşık iki buçuk saat sahnede kaldı. Ben ilk albüm ve son albüm favorilerimi dinledim içimde bir güzel rahatladı. (İlk albümden “Bana Bir Saz Verin, Meczup, Şaşkın“, ikinci albümden de “DefolMin El Aşk ve Min El Garaib, İyi ki doğdun, Derda, Olmaz Sensiz“) Hem benim için hem de yanımızda ki tüm arkadaşlarımız için çok keyifli konser oldu. Can Bonomo, Bonomo Team ve İstanbul Bronx‘a teşekkür eder tüm konserde olan dinleyicileri de enerjileri için tebrik ederim. :)

539715_471859506210841_1982859029_n

Bu haftanın bir de keyifli partisi vardı ki Tuborg Gold’n Rock parti… Bu parti ile ilgili sizi daha sonra kocamannnn bir haber bekliyor. Şimdilik detay vermeyeceğim :)

Haftanın son konseri de Pentagram‘dan… Bu konsere ben gidemedim ama bir ajanımız orada bulunuyordu. :) 17.02.2013 pazar günü Bostancı gösteri merkezinde yapılan konserde Pentagram’ın ön grubu olarak ” Presage” grubu sahneye çıkmış. Grubun sound’u Pentagram gibi sert ve önümüzdeki ay yeni albümleri raflarda yerini alacakmış. Aynı zamanda da “izleyici yaş ortalaması 30’un üzerinde gözüküyordu” diye bilgilendirildim. Bu durum bize şunu gösterir ki; doğru düzgün müzik dinleyicisi orada bulunuyordu. Pentagram yaklaşık bir buçuk saat boyunca sahnede kalmış. Fakat bu konserle ilgili şöyle bir eleştirim olacak; konserin çok fazla tanıtımı yapılmadı. Bu iş sadece sokaklara afiş asmakla olacak iş değil. Pentagram gibi Türkiye’nin efsanevi ve köklü gruplarından biri sahneye çıkacaksa daha fazla duyuru yapılmalıydı. Konseri son anda duyan ve yakında olup gelebilen insanlarla karşılaşmışlar. Lütfen artık bir şeyleri kaybedince kıymet vermek yerine elimizdeki önemli değerlerin kıymetini bilelim! ( Sevgili abim Sedat Sevinç bilgilendirme için teşekkür ederim.)timthumb

Şimdiiii aslında yazının sonuna geldik ama sizlerle iki önemli yarışmaya katılan iki farklı grubun şarkısını paylaşacağım. Hem bu yetenekli grupları tanıma şansı yakalamış olacaksınız hem de bu grupların yaptıkları işlerle alakalı bilgiler alacaksınız.

Öncelikle kendi müzik grubumun kardeş grubu olan ( Gitaristimiz aynı kişi olunca böyle bir açıklama yazayım istedim. :) )

BALANS ‘ı tanımanızı isterim.560355_490114277715219_260367576_n

Vokal’de Metin Bahtiyar, Back Vokal ve Gitar’da Ümit Eren Oğuz, Bass Gitar’da Volkan Gündoğdu ve Davul ve Perküsyon’da Cenk Güngör ‘den oluşmakta olan ekip, bizim grubun da kardeş ekibidir. :)

Balans grubu yaklaşık iki yıldır beraber çalışmakta, bir çok mekanda sahne almaktadırlar. Her biri başarılı müzisyenlerden oluşan grup, kendi besteleri ile Power Garage  yarışmasına katıldı ve şuan şarkıları ile 3. sırada liderliğe doğru yolda… Oylamanın son bir haftasındayız. Sizlerde onlara destek olursanız belki de kardeş grubumuz birinci olur ne dersiniz? :))))

Oylamak ve şarkılarını dinlemek için yapmanız gereken sadece aşağdaki link’e tıklamak.

http://www.powergaragetv.com/emergenza/video/66hmqmA0tHkZTl8

189049_10150106780645843_7598992_n

Şimdi ise bizi şuan “Slovenya Metal Days ve Hırvatistan Burning Sea Festival kapsamında temsil eden “İllet” grubunu tanıtmak isterim.

İllet; Vokal ve Gitar’da Özgür Monkul, Back Vokal ve Gitar’da Kudret Diplen, Back Vokal ve Bass Gitar’da Cenk Ercan, Davul’da Çağrı Halaçoğlu ve Elektronik Alt Yapılar da Sertaç Kakı ‘dan oluşmaktadır.

Grup 2004 yılından bu zamana kadar bir çok yerde sahne almış ve şuanda da  Türkiye’yi hem “Slovenya Metal Days” yarışmasında, hemde  “Burning Sea Festival” yarışmasında temsil etmektedirler. Sizler onları oralarda yalnız bırakmak istemez ve oylarınızla destek olmak isterseniz yapmanız gereken aşağıda ki linktenlerden  facebook üzerinden oylaya katılabilirsiniz.

https://www.facebook.com/MetalDaysFestival/app_208059192673698

https://www.facebook.com/BurningSeaFestivalda

Benden bu haftalık bu kadar haftaya görüşürüz demen bu hafta sizlerle Tuborg Gold’n Rock yazısı için yeniden görüşeceğimizi hatırlatır. Hafta içinde Gold’n Rock ile alakalı yazımı beklemenizi tavsiye ederim ;) Hafta içi yeniden görüşürüz…

İrem’le Rock Devam Ediyor.

İrem Ezgimen (DikkatMüzik!)