Röportaj: Gece

gece_yenib
“Gece” nin müzikal yolculuğunu ve geride kalan iki albümün oluşumunu kısaca anlatır mısınız?

Gece, Can ile Eren’in lise yıllarında kurdukları bir grup. Bu kadroya 2000 yılında Gökçe ve 2005 yılında Erdem dahil oluyor. En başından beri kendi bestelerini yapan ve bu bestelerleri dinleyiciyle buluşturmayı hedefleyen bir grup. 2002 yılından itibaren Ankara’da barlarda çalmaya başlıyor ve bu 2008 yılında ilk albüm kaydına kadar devam ediyor. Barda çalınan dönemde bir gece Koray Candemir bara geliyor ve böylece grupla Koray arasında diyalog başlıyor. Bu Koray’ın 2008 yılında çıkan ilk albüm olan İçinde Saklı’ya prodüktör olmasıyla sonuçlanıyor. O albüme 4 tane video klip çekiliyo ve sonra 2010’da Gamsız singleı yayınlanıyor. Ondan bir sene sonra da grup kendi ismini taşıyan ikinci albümünü çıkarıyor. Bu albüme de dört tane klip çekiliyor. 2014’te çıkan 3. albüm İyi Nİyetli Bir Gün’e kadar da bir kaç proje içinde yer alıyor Gece. Bunlardan biri 2013 Fifa 20 Yaşaltı Dünya Kupası resmi şarkısı ve diğeri Nilüfer 13 albümünde Nilüfer’le beraber söylenen “Başıma Gelenler” şarkısı.

“İyi Niyetli Bir Gün” albümünde kimlerle çalıştınız?

İyi Niyetli Bir Gün albümünün prodüktörlüğünü Efe Bahadır’la beraber yaptık. Kayıt aşamasında bir önceki albümüzde olduğu gibi Volkan Gürkan ile çalıştık. Bunun yanısıra şarkılarda renk enstrümanlarda pek çok arkadaşımızın desteği oldu. Örneğin Güller şarkısında Fatih Ahıskalı bize uduyla eşlik etti ve piyano partisyonlarında Burak Erkul’un katkıları oldu. Albüm kayıtlarında zengin bir kadro var diyebiliriz.

Neden “İyi Niyetli Bir Gün” peki? :)

Aslında albümü yaparken ve bir süredir toplum olarak iyi niyetli günler geçirmiyoruz. Albümün ismi bu açıdan geleceğe dönük bir temenni niteliğinde.

“İyi Niyetli Bir Gün” albümünün çıkış çalışması “Derbeder” i ilk kez Koray Candemir’in sahnesinde canlı performansınızla dinleme şansı yakalamıştım o zaman henüz albüm çıkmamıştı. Şarkı o kadar keyifli ve eğlenceliydi ki ertesi gün aradığımda yeni albüm habercisi olduğunu öğrenip albümün çıkışını bekleyenler kervanına katıldım :) Dinleyicilerinizin reaksiyonu bu şarkıya  nasıl oldu?

Şarkı swing ritimlerini içeren ve hep beraber söylenebilen bir rock n roll şarkısı. Hal böyle olunca, şarkı konserlerde güzel ve yüksek enerjili bir reaksiyon alıyor. Dinleyicilerimiz konserlerde şarkıyı bizle beraber söylüyorlar.

“Derbeder” in klibi için kimler çalıştınız?

Derbeder klibi Ali Demirel yönetmenliğinde çekildi. Ali’nin fikri Derbeder bir arkadaş topluluğunun Gece performansında eğlenmesini anlatmaktı. Bu doğrultuda klibi oluşturduk.

Albüm çıktığında beni en çok etkileyen şarkınız “Yanımda Kal” olmuştu ve bu şarkıya da harika bir klip çektiniz. Bunun hikayesi ve klip için kimlerle çalıştınız bizelere bahseder misiniz?

Yanımda Kal’ı albümden beş ay önce single olarak çıkardık. Klibin yönetmeni ise yakın arkdaşımız da olan Gönenç Uyanık. Bu klipte birbirinden kopamama durumunu bir çiftin su altı performansıyla gösterdik. Su altı çekimi Gönenç ve bizim için ilk defa denediğimiz bir durum olduğundan oldukça heyecan vericiydi.
Ardından “Bomonti Sokakları” klibi geldi ve bu klipte dinleyicilerinize bir de sürpriz oldu ve klipte Cahit Berkay’ı izledik. Hem klip için kimlerle çalışıldı hem de Cahit Berkay’ la yollar nasıl kesişti?

Bomonti Sokakları 4 farklı dönemdeki performansımızdan oluşan bir klip. Şarkının hikayesine uygun olarak yönetmen Burak Çaldır’ın bir fikriyle oluştu. Buna göre 1940 öncesi dönem, 70’lerin disco dönemi, 80’lerin punk dönemi, ve günümüz dönemi performanslarından oluşuyor. Tüm dönemlerin kıyafetleri ayrı olarak seçildiği için hem hazırlık açısından hem klip çekimi oldukça eğlendiğimiz bir klip çekimi oldu diyebiliriz. Cahit Abi dönemler arasındaki geçişerin duygusunu tamamladı klipte. Bizim için çok değerli bir müzisyen.. Geçmişle ilgili müziğimzde özel bir referans noktası kendisi. Bizi kırmayıp klibimizde yer alması hepimizi çok mutlu etti.

Sıla ile yaptığı projelerle tanıdığımız “Efe Bahadır” ında bu albümde çokca ismini görüyoruz onunla nasıl bir çalışma fırsatı yakaladınız?

Efe’yle 2010 senesinde tanıştık ve tanıştığımızdan itibaren çok hızlı kaynaştık. İyi Niyetli Bir Gün’den önce de kendisiyle hem ikinci albümümüzde hem de 20 Yaş Altı Dünya Kupası şarkısında beraber çalışma fırsatımız oldu. Kendisiyle kimyamız çok iyi olduğundan bu albümün prodüktörlüğünde beraber çalışmaya karar verdik. Çok iyi bir müzisyen olmasının yanı sıra, Efe oldukça pozitif bir insan ve albüm kaydı gibi zorlu bir süreçte morali sürekli yukarda tutmayı başarabiliyor. Bu bir prodüktör için oldukça önemli bir meziyet.

Şarkı sözlerinin çoğunluğu Can Baydar imzası taşıyor. Aynı zamanda da bir çok isme şarkı verdiğini biliyorum peki Can Baydar bunları nasıl yazıyor ve nelerden ilham alarak yazıyor?

Çocukluğumdan beri içimden gelen bir şey şarkı yazmak. Bana bir dostuna derdini anlatmanın en kolay yolu gibi geliyor. Nasıl olduğunun formülünü ınanın ben de bilmiyorum. Şarkı yazarı olmak aslında bütün hayatınızı kaplayan bir durum. İlham işine pek fazla inanmıyorum.Müzik hayatın içinde ufacık anlarda saklı duruyor. Sadece konsantre olup havada uçuşan sesleri kelimeleri yakalamaya çalışıyorum. Şarkı yazmak doğal bir dürtü benim için…

Şunu belirtmek isterim ki; çok özel ve önemli isimlerle çalışılmış bu albümde ve gerçekten özel bir albüm olmuş. Peki “Gece” nin ilerleyen zaman için müzikal yolcuğunda ilerdeki hedefleriniz neler?

Öyle uzun dönemli, çok ileriye dönük hedefler koymuyoruz. Sadece yapabileceğimiz kadar şarkı yapıp bunu da sahnede dinleyicilerle buluşturmayı planlıyoruz.  Zaten müzik yapıyorsanız da işin tek özü bu. Şarkı yapmak ve konserlerde bu şarkıları dinleyicilerle buluşturmak.

2013’te Fifa u20 için “Yıldızlar Yükseliyor” şarkısını yaptınız bunun gibi başka projelerde de yer almak istiyor musunuz?
Gökçe ve Can futbola acayip meraklıdır. Futbol fedarasyonundan böyle bir teklif geldiğinde hepimizi heycanlandırdı.. En önemlisi de bu zaten.. Yine bizi heycanlandıran ve bizim pozitif katkı saglayabıleceğimize inandığımız projeler olursa içinde yer alabiliriz. ‘Yıldızlar Burdan Yükseliyor‘ şarkısı gerçekten başarılı bir işbirliği oldu.

Uzun zaman sonra bildiğimiz ve soundunuzla kaybolmadan ayakta durup tarzınızı sürdürmeyi başardınız. Bunun için nasıl bir çabanız var?

İçimizden gelen müziği piyasanın dayattığı plastik filitrelerden geçirmektense ,kalbimizin ve aklımızın bize söylediklerine odaklanıyoruz. Dinlemekten keyif aldığımız müziği yapıyoruz.Mütevazi olmaktan da sıkıldık aslında açıkçası son albümde yakaladığımız ses bütünlüğünü ülke standartının çok üzerinde. Çok çalışıyoruz ve çok sabırlıyız.. işin püf noktası bu.

Kimleri dinlersiniz?
Hepimiz 10 yaşından beri profösyönel birer müzik dinleyicisiyiz:) O yüzden bu sorunun cevabı her şey.Her şeyi dinliyoruz.. Zeki Müren‘den Nirvana‘ya Adele‘den Müslüm Gürses diyelim siz anlayın:)

“….gibi olsak” dediğiniz bir grup var mı?

Bunun gibi hayaller daha küçük yaşlarda oluyor.Zamanında tabiki vardır öykündüğümüz bir çok grup ,müzisyen. Ama müzisyen olmak ,sanatla ilgilenmek insanın hep özünü araması ile ilişkili.Biz de kendimizden yola çıkarak başkalarını anlamaya çalışıyoruz.Kendi hikayelerimizin öznelerini ortak kılmaya çalışıyoruz.

“ Ya…… ile beraber bir şarkımız olsa.” Dediğiniz bir kişi ya da grup var mı?

Çok çok fazla:) Kibariye, Paul McCartney ve biz hep beraber bir şarkı yapmayı çok isterdik..(şaka değil):) Nilüfer ile birlikte Başıma Gelenler şarkısını seslendırdik ve bu da hepimizin cocukluk hayaliydi. Hepmizin evinde hep dinlenirdi Nilüfer ve yıllar sonra onunla birlikte olmak gerçekten cok bütük keyif oldu.Şarkı çok sevildi hala konserlerde ortalığı yıkıyor..

Kendi gözünüzle müzik piyasasını eleştirmenizi istesem ne dersiniz?

Aynı nakarat hep aynı aynı..yarısı bayat hep aynı aynı…

Peki sosyal medya ile aranız nasıl?

gecemusic uzantılı bütün adreslerde biz vardız..Elimizden geldiğince içerik paylaşıyoruz.Bazen eğlenceli bazen çok saçma hissettiriyor.Ama yeni müzik piyasası böyle hepimizi maymun ediyor.

Digital platform üzerinden dinleyicilerinizle buluşmak için projeleriniz var mı?

Evet yeni yeni oturmaya başlayan digital müzik platformlarında biz de yerimizi alıyoruz.Müzik artık internette o yüzden müzisyenler bu duruma adapte olmak zorundalar.

Belirlenmiş konserlerinizin tarihlerini öğrenebilir miyiz?

Bize ait sosyal medya hesaplarından bu tarihleri bulabilir dinleyicilerimiz.Son albüm ‘İyi Niyetli Bir Gün’ ile birlikte cok sayıda anadolu konseri yaptık aynen devam ediyoruz. Her an her yerdeyiz.

Peki ya sosyal medyadan size ulaşmak isteyenler nasıl ulaşabilir?

gecemusic uzantılı bütün sosyal medya hesapları bizden sorulur:)

Sizlerin takipçilerinize ve Dikkat Müzik okuyucularına neler söylemek istersiniz?

Onları ne kadar çok sevdiğimizi ve bizim için ne kadar değerli olduklarını zaten biliyorlar.Konserlerde bizi yanlız bırakmayan bütün Derbederlere sevgiler yollayalım.Dikkat Müzik ekibine ve tüm okurlarına sevgiler.Müziğin peşini asla bırakmayacağınızı biliyoruz._ERS1033

Röportaj: Koray Candemir

DSC_5179Herkese merhaba;

Bir süredir sesim soluğum çıkmıyordu farkındayım  ama bu röportaj için bekliyordum:)

Herkesin çocukluğunda ya da  gençlik döneminde hayranı olduğu ve sırf onu görebilmek için konserlere, filmlere , organizasyonlara gittiği biri vardır. Sanırım ben bir çok kişiden daha şanslıydım bu konuda çünkü aradan yıllar sonra bir gün onunla oturup röportaj yapma şansım oldu. :)

Kendimi bildim bileli,  “Koray Candemir” hayranıyım. 18 yaşıma ilk girdiğim sene (O zamanlar basınla hiç bir alakam yoktu konservatuar’ın piyano bölümünde geçen bir ömrüm vardı.) ilk gittiğim bar “Kemancı” ilk gittiğim konserde “Kargo” konseri olmuştu. Benim için unutulmaz , rüya gibi bir konserdi. Konserden iki gün önce Koray’a kendi boyum kadar bir atkı örmüş ve hatta annemle de iddiaya girmiştik “o kalabalıkta o atkıyı veremezsin!” demişti. Konser günü arkadaşımı ve beni yaşımız küçük sanıp içeri almamışlar ve ben kapıda hüngür hüngür ağlarken, bir anda sevgili menajerleri Simla ve Koray’ı kapıda gördüm kendimi tutamayıp “Koray” dedim ve durdu, konuştuk atkıyı teslim ettim. Ardından da kapıda ki güvenliklere yaşımızın tuttuğunu anlatıp Kemancı’ya girebilmiştik. (İnsanın yaşı küçük gösterince böyle sorunlar yaşayabiliyor. :) ) 18 yaşında böyle hayran olduğu kişiye ulaşan birinin inanılmaz heyecanı ve mutluluğu ile  o konseri dinlemiştik.  Benim için unutulmaz bir anı olduğu için sizlerle paylaşmak istedim. :)

Ve şimdi  sohbetimize geçelim.. :)

DSC_8244

 

İrem Ezgimen: Belki birçok kişi biliyordur fakat Koray Candemir müzikal yaşamına nasıl başladı?

Koray Candemir:  Müzikal hayatıma lise döneminde okul orkestrasında başladım. :) “Milliyet Müzik Yarışması”na katıldık, bayağı ödüller aldık. İcrada “Türkiye İkinciliği”, Ceynur da  grubun solisti olarak “Türkiye Birincisi” olmuştu. Hatta şarkı da Tolga Çevik’in programında piyano çalan “Özer Atik” le yorumladığımız “Olmadı” isimli şarkı… O şarkı Türkiye İkincisi olmuştu.

İrem Ezgimen:  “Kargo” ile yolları nasıl kesişti?

Koray Candemir:  90’lı yıllarda Ortaköy’de cover çalınan çok daha eğlenceli muhteşem barlar vardı. Serkan Çeliköz ’ün ekibi  “Mr. No” isimli grubuyla bir barda çalıyorduı. Biz de yan barda “Vega”dan Tuğrul Akyüz ’le bilgisayardan :) “The Cure, Depeche Mode” falan çalıyorduk. :) Bizi dinlemişler, Kargo’yu da tekrar topluyorlarmış, bir tek solist kalmış. Mehmet, Serkan, Burak bana gelip solistliği teklif etti, öyle başladık provalara…:)

İrem Ezgimen: İlk solo albümünüz  “ Sade”  2001 yılında çıktı. 10 şarkınız ve “ Seni Sevmesem” Enstrümental versiyonu bulunuyordu…

Koray Candemir:  Tabii tabii.. Erdem Sökmen ve İsmail Soydaş o kadar iyi çalmışlardı ki… Enstrümantel versiyonunu bile koymak zorunda kaldık :)

İrem Ezgimen:  O albümde çok fazla hit şarkı vardı ama benim en çok sevdiğim şarkı “ Sade” şarkısı olmuştu.

Koray Candemir:  “Sade” yi sahnede çalmaya başlayacağız yakında…

İrem Ezgimen: Peki “Kargo” ile solo albümden sonra da çalışmaya devam ettiniz; bu sadece ufak bir ara mıydı yoksa gerçekten o zaman ayrılmış mıydı yollarınız?

Koray Candemir:  Belirsizdi… Hiçbir şey konuşmadan “Abi; böyle bir durduralım…” falan olduk. Herkes farklı fikirlerdeydi… Öyle araya iki, üç sene girdi sonra tekrar “Selim Öztürk” falan geldi, yeniden toparlandık. Mehmet olmadan dört kişi tekrar toplanmıştı.

İrem Ezgimen: “Kargo” grubu ile birçok keyifli konser ve iş yaptıktan sonra yollarınızı ayırdınız bununla ilgili birçok rivayet var fakat gerçek nedir?

Koray Candemir:  O kadar çok tekrar ediyordu ki her şey, inanılmaz bir kısır döngüye girmiştik ve müzik yapamıyorduk. Orijinal bir şeyler çıkarmak konusunda zorluk yaşıyorduk. Kargo’nun yorgunluk dönemi gibiydi… Hatta başka kayıtlar da yaptık ama olmadı. Ben müzikal nedenlerle böyle bir karar aldım.


İrem Ezgimen:
Uzun zaman “Seattle”da yaşadınız ve orada müzik yaptınız. “Seattle”da yaşamak müzikal yaşantınıza neler kattı?

Koray Candemir:  Öncelikle gitar çalmaya geri döndüm. :) Benim için müzikal olarak en büyük fark oydu. Çünkü MaSKott albümünde de bütün gitarları ben çaldım. Oradayken ben bayağı bildiğin teenage zamanlarıma geri döndüm,  evde gitar çalıyorum, çalışıyorum falan… Bir de buraya çok uzak olduğumuz için aklımızı temizledik. Sektörün ‘şarkı yapalım’, ‘hit bulalım’ gibi streslerinden uzak kaldık. Hep kendimiz için bir şeyler yaptık, içimizden nasıl geliyorsa o şekilde müzik yaptık. Bu sebeple MaSKott’la yaptığımız “Tuval” albümü bizim için çok önemlidir.

İrem Ezgimen: “MaSKott”un albümü benim için bir uzun yol albümüydü…  En baştan en sona kadar tüm şarkıları dinleyebilirdim.

Koray Candemir: Eee tamam müthişmiş.. :) O albümde Seattle’ın havası da var, hafif depresiflik de var içinde ama çok uğraştık çünkü orada kaydettik. Çok iyi bir stüdyoda çalıştık, orada Amerikalı produktörlerle çalıştık, birçok arkadaşımızdan yardım aldık. Albümde Amerikalı müzisyen arkadaşlarımız da çaldı. İnanılmaz bir deneyimdi… O kadar senenin üstüne orada öyle bir şey yapmak çok iyi geldi.

İrem Ezgimen:  “Seattle”da Serkan Çeliköz’le beraber  “Zor Bu İşler” şarkınıza klip çektiniz. Bu şarkının klibinde oradaki arkadaşlarınızın oynadığı doğru mu?

Koray Candemir: Evet doğru.. Evde parti yaptık. 60/ 70 kişi falan geldi. Evimiz üç katlıydı, alt katta geniş bir alan vardı. Kenarda stüdyo falan.. Oraya set kurduk. Üst katta parti yapılıyor herkes eğleniyor, aşağıda çekim yapıyorduk. Özellikle Simla Vural Üner ’in büyük emeği vardır. Yukarıda evin kapısından girdiğinde herkesin söyleyeceği bölümleri ellerine veriyorlar. Bizim içeride bulunan Türk arkadaşlarımız yardımcı oluyorlar, sonra ikişer ikişer aşağı iniyorlardı. O cümleleri  kaydediyorduk aşağıda.. İnanılmaz eğlenceliydi… O gün Seattle’da çevremizde kim varsa yanımızdaydı…

İrem Ezgimen:  “Maskott” projenizin devamı söz konusu olacak mı?

Koray Candemir:  Serkan’la her zaman müzik yaparım ya… :) Belli olmaz, şu anda bir şey söyleyemem de ama dediğim gibi Serkan’la her zaman müzik yaparım. Bizim aramızda senelerin kimyası var… Oturup çalıştığımız zaman da yaparız yani…

İrem Ezgimen: Düşünmeden karşında düşüncelerini okuyor artık değil mi?

Koray Candemir: Evet, evet öyle durumlar var… :)

İrem Ezgimen: Şimdi ikinci solo albümünüz “Yarım Kalan”la beraber hayranlarınıza yeniden “merhaba” dediniz.  Albümde 11 şarkı yer almakta, bu albümün başlangıç hikayesini bize biraz anlatır mısınız?

Koray Candemir:  Amerika’daki son dönemimizde Serkan’la beraber yaşarken; “MaSKott”la İngilizce şarkılar yapıp, grup olarak orada yaşatma fikrinden çok uzaklaşmış ve çok yorulmuştuk. Tabii orada yaşamak da kolay değil. Orada sıfırdan kendine bir hayat kurup, ailen, arkadaşların hayatın, her şey burada, çocukluğundan beri yaşadıkların burada ve sen orada sıfırdan başlıyorsun. “MaSKott”u durdurma kararını aldıktan sonra ben dönmeye karar verdim. Serkan da orada aranjörlük ve prodüktörlük bağlantıları olduğu için orada kalma kararını verdi. Sonra solo albüme dönük şarkılar yapmaya başladım.

İrem Ezgimen: Aslında “Sade” albümün çıktıktan sonra “Solo olarak devam etmeyi düşünüyorum.” yorumun vardı senin…

Koray Candemir:   Tabii, tabii… Ateş ve Su albümünde bulunan bir iki şarkı var onlar benim ikinci albümüm içindi mesela… Bu albümde de “Bu Şehirde” şarkısı da ilk solo albüm dönemindendir. Oradayken planlar yaptım kiminle çalışacağım, neler yapacağım, her şeyine kadar detaylıca düşündüm. “Müzisyenler için nasıl bir çalışma yaparım, nasıl bir grup kurmalıyım?” Okay Aynur ’un ekipte olması zaten kafamda hep vardı. O farklı bir adam davulcu olmasının dışında, şarkı söyler, kayıt yapar, piyano çalar, gitar falan… Her şey olduğu için onda, enteresan bir adamdır. Dört senedir çalıyoruz onunla ve birbirimizi çok iyi tanırız ve benim ilk solo albümümün de 10 şarkının yedi ya da sekiz tanesinin davullarını Okay çalmıştır.

DSC_5221İrem Ezgimen: Albümün ilk klip çalışması “ Esin İris”in sözlerini yazdığı “Kalan Giden Benim”, Harun Tekin’den “Kar” şarkısını aldın. Özellikle “Kar” neden bu kadar sevildi?

Koray Candemir:  Bilmem ki.. :)  Harun’un şarkıları genelde öyledir J Bu albümde herkesten destek aldım. Melis Danışmend ’ten söz aldım, Esin’den söz aldım, Harun’dan aldım, Korhan Futacı da saksafon çaldı.

İrem Ezgimen: İlk klip “Kalan Giden Benim” şarkısına, ikinci klip de “Ruhum Ayakta” şarkısına geldi. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında “beş, altı tane klip çekmeyi düşünüyorum” dedin. Gerçekten bu kadar çok klip çekecek misiniz?

Koray Candemir:  Bu senenin sonuna kadar bayağı video çekmek istiyorum. Bazıları normal klip prodüksiyonu gibi olacak, bazılarında da benim olmadığım klipler olacak.

, İrem Ezgimen: Özdemir Asaf ’tan “Yakın” ve Aşık Veysel ’den “Keklik İdim Vurdular” şarkılarını albüme koyma fikri nereden geldi?

Koray Candemir:  Hep sevdiğim şairlerden birinin şiirini albüme koymak vardı kafamda. “Yakın” şiirini de yazmıştım bir kenara, bana hep şarkı sözü gibi gelmişti. Bir gün Harun’la oturuyorduk, “Aklında bir şey var mı?” diye sordu. “Var!” dedim ve şiiri gösterdim, çaldım. O akşam şarkının iskeletini çıkardık ve hemen demosunu kaydettik.

“Keklik İdim Vurdular”ı Serkan’ın zamanında da çalıyorduk zaten sahnede, akustik bir şeyler çalarken çıkmıştı. Ben o türküyü çok seviyordum. O haliyle muhafaza edip albüme taşımak istedim.

İrem Ezgimen: Akustik bir şeyler düşünüyordunuz?

Koray Candemir:   Akustik düşünüyorduk sonra vazgeçtik. Sahnedeki bu enerji benim için iyi… Televizyon programlarında güzel oluyor, yine de o projeyi zamanı gelince yaparız ama şu anda değil…

İrem Ezgimen: Yeni ekibinizle sahnede “Koray Candemir”den öte “Koray Candemir ve ailesi” gibi harika bir enerji var bu uyumu nasıl sağladınız? ( Mini Aile :) )

Koray Candemir:  Aile gibiyiz zaten :) Mesela ilk albümde çok güzel bir grup kurmuştum ama bu enerjiyi yakalayamamıştım. Bu albümde öyle bir şey yaptık. Okay davul çaldığı için olayın temeli gibi… Cem Şahin ve Cemre Kabaş ’ın ben birkaç ay takip ederek, her şeyi planlı programlı yaptım. Cemre’yi üç ay izledim. Herkese sordum, soruşturdum. Cem’i zaten “Roxy Müzik Günleri” yarışmasında jüri olduğum dönemde kendi grubu “Neva” ile izlemiştim. Orada onu izlediğimde onun çok iyi bir gitarist olduğuna karar vermiştim ve bir araya geldiğimizde de şükürler olsun ki herkes süper karakterli çıktı.

İrem Ezgimen: Peki Cemre aynı zamanda “Radiolux” grubuyla her Perşembe Hayal Kahvesinde ve solo projesinin çalışmaları devam ediyor, Cem’in “Neva”da hala çalması ve Okay’ın da başka projelerde yer alması sizin için zorluk yaratıyor mu? Cemre’nin solo projesi başladığında ya da konserler denk geldiğinde ne yapacaksınız?

Koray Candemir:  Bilmem :) Cemre solo albüm yapsa da “ben sana çalacağım” diyor zaten… :) Okay’ın daha önceden söz verdiği işler olduğunda “Şafak” gelip çalıyor. Şafak da harika bir adam ve iyi bir davulcudur.  Fakat birçok iş kesişirse ben kendi işimi başka tarihe erteliyorum. Çünkü grup olarak çalmak istiyorum. “Kim olursa olsun çalsın ben de orada çalayım” gibi düşüncem yok. Benim için onlarla çalmak ve onlarla eğlenmek daha önemli…

İrem Ezgimen:  Kendi yazdığınız şarkı sözlerinin ilham kaynağı nedir?

Koray Candemir:  İçinde bulunduğum ortam, yaşadığım bir ilişki ya da çevremde bir arkadaşımın yaşadığı bir ilişki, onların hikayesi…  Her şey etkileyebiliyor beni, çok değişken ama genel olarak kendilerini belli ediyorlar..

İrem Ezgimen: Şarkılarınızı albüm için seçerken nasıl eleyebiliyorsunuz?

Koray Candemir:  Bu albüme şarkıları seçerken Burak da çok yardım etti. Kendime ait bir standartım oluyor, onun altında kalanları eliyoruz.

İrem Ezgimen: Aynı zamanda “Gece”nin ilk albümünün prodüktörlüğünü yaptığını biliyorum. Prodüktörlüğe devam etmeyi düşünüyor musun?

Koray Candemir:  “Gece” grubu ile tam bir “abi, kardeş” durumu söz konusu, onların projesi beni çok heyecanlandırmıştı. Onlar da bana gelip albüm prodüktörlüğünü teklif edince ben de kabul etmiştim. Tekrar yapmam için aynı heyecanı hissetmem lazım… Ağır iş prodüktörlük, her şeyi organize edersin. Hele ki; bir grubun prodüktörlüğünü yapıyorsan;hem psikolojik olarak, hem iş olarak,hem kafa olarak hem de bir müzisyen olarak stüdyo içerisinde çok yorulacağın iş. Çünkü her şeyi dengede tutmak zorunda olduğun için…

İrem Ezgimen: Yurtdışında müzisyen olarak yaşamak ve sadece bu işten geçinebilmek gibi bir imkan var mı?

Koray Candemir:  Buradaki müzik sektörü, orası ile kıyaslandığı zaman ufak tabii ama orada da çok fazla grup ve şarkıcı var. Orada da var olmak  zor… O kadar kolay bir iş değil. Şükürler olsun ben 20 yaşından beri hem istediğim işi yapıp, hem de o işten hayatımı kazanıyorum.

İrem Ezgimen: Bunu sormamın sebebi hem Seattle’da müzik yaptın hem de Türkiye’de zaten bilindik bir yerdesin, yani çok tanınıyorsun, biliniyorsun, çok seviliyorsun… Hani Türkiye’nin dışında yurt dışında kalsaydın ya da sadece müzik yapmak için kalır mıydın?

Koray Candemir:  İşte, denedik, denedik ama kalamadık :) Belki 20’li yaşlarda gitseydik farklı olurdu. Düşünsene burada bir kariyerin var ve Türkçe müzik yapmak başka bir şey, İngilizce müzik yapmak başka bir şey… Orada var olmak için İngilizce müzik yapmak zorundasın çünkü Türkçe müzik yaptığında var olmazsın. İngilizce müzik yaptığın zamanda başlarda kendini farklı hissediyorsun. Türkçe müzik yapmaya devam edeceğim ama hayallerim arasında İngilizce müzik yapıp aynı zamanda hem burada hem de orada müzik yapma hayalim var.

İrem Ezgimen: Türkiye’de müziğin gidişatı ile ilgili fikirleriniz nedir ve sizce sorun olan konuları nasıl düzeltebiliriz?

Koray Candemir:  Müzik sektörünün içinde devrim yapılması gerektiğini düşünüyorum. Hem meslek birlikleri anlamında hem de telif hakları anlamında. Yasalar var ama onların uygulanması gerekiyor. Sağlıklı bir şekilde uygulanırsa herkes var olabilir ve böylelikle alan da açılmış olur.  Şu an ki duruma bakarsak “No name” bir grubun ya da kişinin çıkıp bir şeyler yapması inanılmaz zor… İşin kötüsü şu an etrafta çok da iyi gruplar var fakat kimsenin haberi yok. İnterneti hepimiz “kullanıyoruz” diyoruz ama Türkiye’de belli başlı sosyal medya siteleri dışında veya merak edilen haberlere bakmak dışında internet çok da araştırma aracı olarak kullanılmıyor.

İrem Ezgimen: Yeni çıkacak isim ve gruplara tavsiyeleriniz nelerdir?

Koray Candemir:   İnandıkları işi yapsınlar! Zevk aldıkları ve sevdikleri müziği yapsınlar, dirayetli ve sabırlı olsunlar. Özellikle sabretmeyi bilsinler.

İrem Ezgimen: Müzik dışında yıllar önce Ferzan Özpetek’in “Cahil Periler” filminde oynadığınızı biliyorum. Oyunculuk veya reklam filmi teklifleri geliyor mu, bunlara bakışınız nedir?

Koray Candemir:   Senaryosunu beğendiğim bir sinema filminde oynamak çok isterim ama son 10 yıldır Türkiye’de ciddi bir dizi tüketimi olduğu için dizi ve dizi oyuncuları sektörü kaplamış durumda ve millet hem para kazanmak için, hem biraz popülerlik için bu işi yapıyor. Ya da mesleğini yapmak için oynayanlar da var. Fakat ben oyuncu olmadığım için bir dizide oynamam demek, oyunculuk kariyeri yapmam demek, o ayrı bir kariyer. Öyle bir şey de kafamda olmadığı için, yani “2 sene ya da 3 sene bir dizide oynamak” demek benim için zaten “oyuncu olmak” demek. O zaman da zaten oyuncu olmak isterdim.

DSC_5170

 

Bu keyifli sohbetin artık sonuna geldik. Aradan geçen 10 yıl sonrasın da oturup bu keyifli sohbeti gerçekleştirmek beni inanılmaz mutlu etti. Aranızda daha önce Koray Candemir ‘i canlı performans dinlemeyenler varsa kesinlikle bir cuma akşamı Beyoğlu Hayal Kahvesi sahnesinde izleyin. ( Sonra benim gibi her hafta gitmek isteyeceksiniz.Kapıdan kovsalar bacadan giriyorum :D )

Her konserde mini ailenizin bir üyesi gibi hissettirdiğiniz için; öncelikle sevgili Koray Candemir’ e ve mini ailesine ve tabii ki; bu keyifli sohbetin gerçekleşmesine imkan sağlayan  Bilge Öztürk ve Aslıhan Avcı’ya çok teşekkür ederim.

IMG_20140410_011316

İrem Ezgimen (DikkatMüzik!, 2014)

“13 Düet”e az kaldı!

nilufer-82010 yılının en çok satan ilk 3 albümünden biri olan “12 Düet”in ardından Nilüfer, ilk projedekinden farklı gruplar ile birlikte hazırladığı ikinci rock albümü için gün sayıyor.  İstanbul Marşandiz Stüdyoları’nda kayıtları tamamlanan albümün mastering çalışmaları sürerken albümde yer alan şarkıcı ve grupların hangi Nilüfer klasiklerini yorumladığı açıklandı. “13 Düet” adını taşıyan albüm, Ocak ayı sonunda piyasaya çıkıyor. Nilüfer heyecan duyduğu 2. rock projesi için:  “İlk albüm çok sevildi, ilgi gördü. Bu ilgi mutluluğumuzu, motivasyonumuzu katladı. Biz de coştuk, ikincisini yapalım dedik” diye konuştu.

İşte “13 Düet” albümünde yer alacak isim ve şarkılar:
Nilüfer & Gripin – Hatıralar Hayal Oldu
Nilüfer & Gece – Başıma Gelenler
Nilüfer & Emre Aydın – Son Perde
Nilüfer & Bulutsuzluk Özlemi – Her Yerde Kar Var
Nilüfer & Feridun Düzağaç – Kavak Yelleri
Nilüfer & Kargo – Yaşamak Ne Güzel Şey
Nilüfer & Mor Ve Ötesi – Dokun Bana
Nilüfer & Vega – Ta Uzak Yollardan
Nilüfer & Model – Şov Yapma
Nilüfer & Manga – Eğrisi Doğrusu
Nilüfer & Zakkum – Agora Meyhanesi
Nilüfer & Çilekeş – Değişir Dünya
Nilüfer & Pinhani – Dünya Dönüyor

Gece grubuna ödül

14 Mayıs’da Geleneksel Taş Mektep Ankara Atatürk Lisesi  “Yılın En İyileri” ödül törenini gerçekleştirdi. Çankaya Kaymakamı Mehmet Ali Yıldırım ve Çankaya İlçe Emniyet Müdürü Haluk Saydan’ın da katıldığı törende Gece grubu, “Yılın En İyi Grubu”ödülüne layık görüldü.

Geçen sene çıkardıkları kendi adlarını taşıyan ikinci albümleri ile müzikseverlerden tam not alan GECE“Ben Öldüm”“Yarım”“Bana Bir Şarkı Söyle”  gibi hit şarkılarının ve video kliplerinin yanı sıra “Gamsız” şarkısına yaptıkları cover ile de gençlerin severek takip ettiği bir müzik grubu olmayı başardı. Okan Bayülgen ve Acun Ilıcalı’nın da katıldığı törende “Yılın En İyi Grubu” ödülünü alan GECE, geçtiğimiz kış aylarında geniş kapsamlı bir Anadolu turnesi gerçekleştirmişti. Grup yeni albüm öncesi yaz konserlerine de devam ediyor.

Özel Dosya: Dikkat 2011

Bir koca yılı daha geride bıraktığımız ve En İyiler/En Kötüler gibi listelerin havalarda uçuştuğu şu günlerde “DikkatMüzik’in 2011 değerlendirmesi yok mu?” diye soranları daha fazla merakta bırakmayalım dedik ve kendi kalemimizi ele aldık. Elbette unuttuklarımız ya da bu yazıda geçmesini pek de anlamlı bulmayacak kadar önemsemediğimiz işler de çıkmış olabilir, ama işte bu da tamamen kişisel bir görüş yazısıdır nihayetinde. İşte nedenleri ve nasılları ile tüm bir yılın bizce hem en çok dinlenen ve sevilen, hem de övgüyü hak etmeyecek kadar çıta altında kalanlarından derlediğimiz “DİKKAT 2011” özel dosyamız:

2007 tarihli Best-Of’unu saymazsak 6 yıl aradan sonra yeni bir albümle çıkagelen Aşkın Nur Yengi‘nin “Gözümün Bebeği” adlı çalışması, 2011’in ilk sürprizi idi fakat içinde barındırdığı birkaç güzel şarkıya karşın ne yazık ki beklenen çıkışı gerçekleştiremedi. Albümle aynı adı taşıyan şarkı Sezen Aksu’nun albümdeki 2 şarkısından biriydi (diğeri Yasak Elmam) ancak çıkış şarkısı ne bu şarkılar, ne de albüme son anda dahil olan “Ayrı Gayrı” olmayınca albüm de doğrusu biraz güme gitti (Bunda elbette şarkıların düzenlemelerinin günümüzden ziyade 90’lar havasından kurtulamamış olmasının da payı yok değil).

Nilüfer‘in yanına rock müzisyenlerini alıp projelendirdiği “12 Düet”in, Müyap’ın yıl sonu değerlendirmesinde 2011’in en çok satan 3. albümü olması sanatçının Kayahan sonrasındaki döneminin belki de en görkemli albümü olduğunu kanıtlıyor. Büyük ilgi gören Şebnem Ferah düetli Erkekler Ağlamaz dışında Ara Sıra Bazı Bazı ve Aşk Kitabı düetleri de albümden kliplenen 3 şarkı oldu. Bizim için albümün en güzel ve öne çıkmayı kesinlikle hakeden 2 şarkısı ise Cingi‘den Unut Gitsin ve Rashit ile olan Uzak Dur Ateşimden düetleriydi.

2011’in “Divaların yılı” diye nitelenmesi boşuna değil! Önce Nilüfer‘in, ardından Sezen Aksu, Nazan Öncel ve Ajda Pekkan‘ın arka arkaya çıkardığı albümler en çok müzik yapımcılarını güldürmüş olmalı. Sezen Aksu’nun “Öptüm”ünün çıkış parçası “Unuttun mu Beni” ilk kez Kral Tv Müzik Ödülleri’nde dinleyiciyle buluştuğunda herkesi mest etmeye yetmiş ve artmıştı bile. Albümün yayınlandığı sonraki günlerden itibaren birkaç ay boyunca radyolarda epeyce çalan şarkının ardından albümün bir diğer slow hiti “Vay” kliplendi. Bu 2 şarkı dışında özellikle Arkadaş Şarkısını Duyunca ve Acıtmışım Canını Sevdikçe, Sezen Aksu’nun kredisinin dinleyicinin kalbinde asla bitmeyeceğinin en açık ve en gerçek kanıtları gibiydi. Yılın son aylarında gelen Remix albümü de, Öptüm’ü yeni yıla taşıyacağa benziyor.

Nazan Öncel‘in “Hayvan” adlı albümü, farklı kapağı ve çıkış şarkısı Normal’in içinde geçen sözleriyle adından söz ettirmeyi başardı. Albümde özellikle Böyle Konuşma ve Beni Bu Koca Şehirde Yalnız Bırakma gibi şarkılar dikkat çekti. Ajda Pekkan‘ın “Farkın Bu” albümü ise yıl sonu satış rakamları listesine göre yılın en çok satanıydı. Bunda hiç kuşkusuz Tarkan düeti Yakar Geçerim‘in büyük payı var. Arada Sırada şarkısı da epeyce ilgi görse de, kendi adıma albümün bundan çok daha fazlası olduğunu ve Asla, Yine Tek ve Heves gibi başka iddialı parçaları da içerdiğini söylemem gerekiyor. Belki eski albümlerinin tadını yine bulamayanlar olabilir ama Süperstar’ın 2000’lerdeki en iddialı çıkışı sanıyorum bu kez oldu. Çok yakında albümün -yeni bir şarkı ilavesiyle- remixleneceği duyuruldu.

Tarkan demişken, 2010 çıkışlı bereket dolu albümünün bu yıl da meyvelerini yemeye devam eden sanatçının Ajda Pekkan dışında Bülent Ersoy‘la olan düeti Bir Ben Bir Allah Biliyor’u -çok çalınıp hit olduğunu söyleyemesek de- yılın konuşulan şarkılarından biriydi. Aynı kategoride sayabileceğimizden bu paragrafta bahsini geçmeden olmaz diyerek Sibel Can ve Ebru Gündeş albümlerinin de satış rakamlarının çok iyi gittiğini ve fakat bunun şarkı popülariteleriyle ne kadar örtüştüğünü bilemediğimi belirtmek isterim.

SiNGLE BEREKETİ

Yoksa 45’lik modası geri mi dönüyor? 2011 gösterdi ki yıllar sonra müzik piyasası ‘single’ kavramına daha çok ısınmaya ve bu akıma geri dönmeye başladı. Gülben Ergen ve Mustafa Sandal düeti Şıkır Şıkır -her ne kadar sonrasında biraz olaylı da olsa- yılın en çok dinlenen şarkılarından biri olmayı kesinlikle başardı. Gülşen bu yılı 2 single ile geçirdi ve oldukça ses getiren şarkılara imza attı. Önce Yeni Biri ile yazı karşıladı, sonrasında Sözde Ayrılık ile daha da büyük başarı yakaladı. Bugüne dek birçok hit şarkıda imzası bulunan Fettah Can, bu kez kendi sesiyle çıktı karşımıza ve Sana Affetmek Yakışır parçası büyük ilgi gördü. Burcu Güneş‘in Eflatun imzalı Oflaya Oflaya şarkısı, yılın son aylarında Türk popuna bomba gibi düşerek oldukça sevildi. Bir Tv reklamında geçen Hayat Paylaşınca Güzel şarkısı ile ilgili olarak başı epey ağrıyan Nil Karaibrahimgil‘in yılın ilk yarısında yayınladığı “Hakkında her şeyi duymak istiyorum” single’ı fena gitmedi. Kenan Doğulu da Şans Meleğim şarkısıyla bu yılı “single” geçirenlerden oldu. Şarkı sevilmiş ve tutulmuş olmalı ki, Doğuş grubuna geçen Star Tv’nin de yeni tanıtım şarkısı olarak popüler müzik tarihimizdeki -iyi midir kötü müdür bilmem- yerini aldı.

NOSTALJİYE 2011’DE DE DEVAM

Candan Erçetin 60’lı ve 70’li yıllardan derlediği nostalji albümüyle yine bir -ses getirmeyen ama şanı devam ettiren- “ara albüm” yaptı. Işın Karaca‘nın ilki büyük ilgi gören Arabesque albümünün ikincisi Geçmiş Bize Yakışıyor alt başlığı ile yayınlandı ve satışı iyi gitti. Ümit Sayın‘ın, “Söz-Müzik Ümit Sayın” adıyla gerçekleştirdiği bir nevi Best-Of’unda en çok Tarkan ile olan Gitme düeti sevildi. Yılın son aylarında yayınlanan Pınar Aylin‘in “Hit 70’ler”i ise özellikle altyapılarının başarısı ile çıta üstü bir albümdü fakat eski şarkılar tekrar tekrar o kadar çok söylendi ve çalınmıştı ki artık, Pınar Aylin’in bu albümü ne yazık ki beklenen çıkışı gerçekleştirmekten biraz uzak kaldı. Bu bölümle ilgili son bir not: Sevinmemiz lazım, çünkü 2011’de Göksel bir nostalji albümü daha yapıp işi Muazzez Ersoy tatsızlığına sürüklemeden kıvamında bıraktı:) 2012’nin ilk aylarında yayınlanacak yeni albümünde yepyeni Göksel şarkıları duyabileceğiz. Geçen hafta yayınlanan Acıyor‘a bayıldım mesela.

“İYİ Kİ DİNLEDİK”

Teoman‘ın müziği bıraktığını açıkladığı yıl olarak kayıtlara geçen 2011 Teoman hayranlarını üzse de, sanatçının -şimdilik- kapanış albümü en az ilk albümleri kadar iyiydi. “Aşk & Gurur” adlı albüm yalnızca yılın değil, tüm zamanların da en iyi Türkçe albümlerinden biriydi. Bana Öyle Bakma, Tek Başına Dans, İstanbul’da ve Romantik gibi son derece başarılı şarkılar içeren albüm, Teoman’ı müzikten anlayanlar için kariyerindeki inişli çıkışlı dalgalanmalardan sonra- yeniden ve bir kez daha göklere çıkarmaya yetti.

Kuşkusuz yılın en çok dinlenen ve sevilen şarkısı hangisi oldu diye tek bir soru sorsalar ve tek bir yanıt arasalar cevabım çok basit ve net olurdu: Gökçe‘nin Tuttu Fırlattı‘sı. Gerek radyoda gerekse bütün yaz çaldığım partilerde insanların en çok coştuğu parça gözlediğim kadarıyla buydu.

2 yıl önce yayınlanan ilk albümleri ile pek iyi bir çıkış yakalayamayan Model grubu için 2011 altın bir yıldı desek yanlış olmaz. “Diğer Masallar” albümünden Değmesin Ellerimiz şarkısı yılın en çok çalınan radyo hiti olmakla kalmadı, gruba da şöhret kapılarını çok cömertçe açtı. Vokalist Fatma’nın yer yer Özlem Tekin’e öykündüğü eleştirileri ya da Değmesin Ellerimiz‘in Beyonce’in Hello şarkısına olan benzerliğinin  sosyal medyaya konu olması gibi olumsuzluklar grubun başarılı çıkışının önüne geçemedi. Buzdan Şato ve Pembe Mezarlık şarkıları da albümün diğer hitleri oldu.

Murat Boz‘un olgunluk dönemine oldukça yaklaştığı albümü olarak sayabileceğimiz “Aşklarım Büyük Benden” albümü, aynı adlı parça dışında Hayat Öpücüğü, Geri Dönüş Olsa ve Kalamam Arkadaş gibi birden fazla hit şarkı çıkararak yılın en sevilen çalışmalarından biri oldu. Bu da elbette Türk pop müziği erkekler liginde Boz’u daha da yukarıya, listenin tepesine yakın bir yerlere taşımaya yetti.

İskender Paydaş‘ın “Zamansız Şarkılar” albümü, 2011’in en iyileri arasına girmekle kalmadı, 2012’de de adından sıkça söz ettireceğe benziyor. Özellikle Mustafa Ceceli‘den Sensiz Olmaz ki‘nin büyük ilgi gördüğü albüm, Kar Beyaz, Tavla, Bu Aşk Fazla Sana ve Arapsaçı gibi hit şarkıların yepyeni versiyonlarının yanısıra Yeni Aşk şarkısıyla Yılmaz Kömürcü gibi bir yeteneği de bizlerle buluşturuyor.

Zeynep Dizdar‘ın Uyandırma şarkısı ve Betül Demir‘in Hop Dedik şarkıları bu yılın en iyi Türkçe pop şarkılarındandı ve daha fazla ilgiyi kesinlikle hak etmişlerdi. Tıpkı Marcus Miller’ın Blast şarkısına yazdığı Türkçe sözlerle Oynama diyen Yıldız Tilbe gibi. “Sözyaşlarım” albümü ile geri dönen Deniz Seki’nin Suya Hapsettim‘i ve Bendeniz‘in Bendenizler adındaki Best Of/Remix albümünden O Biliyor şarkısı da sevdiklerim arasındaydı. Bu yıl tanıdığımız bir isim olan Bora Duran‘ın da Gül Senin Tenin şarkısı epeyce çalındı bu sene. Sibel Tüzün‘ün “Saten” albümünden geçtiğimiz ay kliplenen Maalesef şarkısı da yine bu yılın en sevilenlerinden biri olmayı başardı. Yine bu yıl içinde kliplenen Sertab Erener şarkısı Bir Çaresi Bulunur’u da geçmeden edemeyeceğim.

2011’in bize kazandırdığı yeteneklerden biri olan Aynur Aydın‘ın albümü de övgüyü hakedenlerdendi. “12 Çeşit La La La” adını verdiği albümün çıkış parçası Yenildim Daima, yüzü tümüyle batıya dönük alnı açık gerçek bir pop şarkısı. Aynur Aydın da sıkı vokaliyle önümüzdeki yıllarda da adından söz ettireceğe benziyor.

“NE GEREK VARDI?”

Geçen yıl çok başarılı bir albüme imza atan Ozan Doğulu, bu kez “130 Bpm Allegro” albümü ile çıkageldi fakat doğru dürüst hit şarkı içermediği için ilk albümün gölgesinde kaldı. Alişan & Demet Akalın düeti Melekler İmza Topluyor‘un her 2 isme de bir faydası ne yazık ki olmadı. Hadise bu yıl yayınladığı albümünden Gülşen imzalı Süpermen şarkısı ile iyi bir çıkış yakalasa da, Burjuva ya da Aşk Kaç Beden Giyer gibi fazla da iddialı olmayan şarkılarla bu çıkışı devam ettiremedi (Kendi fikrime göre bu kızın İngilizce şarkıları beste olarak da söz olarak da her zaman daha güzel ve başarılı olmuştu. Tarzından ödün vermek ve Türk pop müziğinin acımasız çarkları içinde harcanmak istemiyorsa kesinlikle yabancı şarkılar söylemeye devam etmelidir kanımca).

Ömür Gedik ve Sinan Akçıl gibi aslında şarkı söyleme konusunda pek de iddialı olmayan isimlerin de albüm yaptığı bir yıldı 2011 (Özellikle Sinan Akçıl ve Soner Sarıkabadayı gibi iki müzisyenin -bazı başarılı şarkıları olmasına karşın- şarkıcılık yönleriyle müzik dünyasında bu kadar geniş yer tutabilmeleri, sesi iyi olup da müzik piyasasında kendine şans tanınmayan onca insana ayıp değil de nedir?).

Apayrı albümü ile girdiği yoldan çok hazin bir manevra ile çıkarak bundan sonra inişli çıkışlı bir yol çizmeye başlayan Hande Yener‘in geçen yılki albümünden Sopa ve Bodrum gibi başarılı hitlerle hasbel kader toparlanan kariyerinin yeni sayfası, baştan sona Sinan Akçıl şarkıları ile dolu albümü “Teşekkürler” oldu olmasına ama bu Teşekkürler’in kime olduğunu müzikseverler çözemedi. Başta Havaalanı olmak üzere albümün yarısından çoğu hit olamayacak kadar kötü şarkılar ile doluydu ve yaz aylarında dijital single olarak yayınlanan Bana Anlat gibi son derece güzel bir şarkı bile albümü kurtarmaya yetmeyecekti.

EUROVISION

2011’e girdiğimiz dakikalarda sürpriz şekilde Eurovision temsilcilikleri açıklandığında çoğunluğun dumur olduğu Yüksek Sadakat grubunun şarkısı “Live it Up” müzikalite olarak iyi olsa da, Dusseldorf sahnesinde beklenen etkiyi ne yazık ki yaratamadı. Şovun ve görselliğin zayıflığı da işin içine girince Türkiye, -yarışma yarı finalli sisteme geçtiğinden beri- tarihinde ilk kez finale kalamadı. Grup ise erteledikleri “Renk Körü” adlı yeni albümlerini yılın sonlarına doğru yayınladı ve Eurovision şarkısını da Parti Çocuğu olarak Türkçeleştirdi.  Geçen yıl  aldıkları 2.cilikle göğsümüzü kabartan maNga, bu yıl yurtdışında yayınladıkları “Fly  To Stay Alive” adlı single’ı ile olumlu eleştiriler aldı.

Yılın son günlerinde ise Eurovision yine müzik gündemimizdeydi ve bu kez iddialar Kıraç üzerine yoğunlaşmıştı. Katıldığı bir radyo programında bunu yalanlamayan sanatçı ne var ki ilerleyen günlerde bu iddianın asılsız olduğunu ve TRT’den resmi bir teklif almadığını söyleyecekti.

ROCK / ALTERNATİF DÜNYASI

2011, Rock ve alternatif müzik dünyasında da iyi şarkılara sahne oldu. Yukarıda saydığım Model şarkıları dışında, Seksendört grubunun Hayır OlamazGece grubunun Ben Öldüm şarkıları, Can Bonomo‘nun yükselişi, Neyse grubu, Bedük‘ün “Ful” albümü ve teknolojinin sınırlarını zorlayan yenilikçi tarzı, Multitap‘in yeni albümü, Çiğdem Erken ve Mehtap Meral‘in çıkış albümleri geçtiğimiz yılın takdirlik çalışmaları olarak kayıtlara geçti.

Yılın en sessiz ama iddialı çıkışı Mabel Matiz‘in aynı adlı albümü oldu. Genç müzisyen daha bu ilk albümünde başta Arafta olmak üzere her biri diğerinden güzel olan şarkıları ile özellikle sosyal medyanın büyük ilgi ve desteğini kazandı. Yılın son aylarındaki Halil Sezai  patlamasına ise hem şaşıranlar hem de sevinenler oldu. İsyan şarkısı ile bir anda rekora koşan müzisyen, farklı tarzı ile ilgi uyandırdı. Öykü & Berk ikilisinden Öykü Gürman, “Bir Başka” albümü ile iyi bir solo kariyer adımı attı. Kıraç, “Derindekiler” adındaki yeni albümünü 3 boyutlu ve interaktif DVD şeklinde sunarak bir ilke imza attı.

Yıllar sonra “Ve MFÖ” adında yepyeni bir albümle evlerimize giren Mazhar Fuat Özkan, bu kez yanlarına Bora Uzer gibi alanında çok iyi genç isimleri de almıştı. Hep Yaşın Ondokuz şarkısı ile çıkışı yapılan albümde Yamuk mu Var, Sorma ve Bu Aşk Olur mu gibi övgüyü hak eden MFÖ şarkıları yer aldı.

Olcay Tanberken
(Dikkat Müzik!)

“Çok ses, tek yürek” oldular!

(RADİKAL) Van’da meydana gelen deprem sonrası müzisyenler en iyi yaptıkları şeyi, ürettikleri müziği arkalarına alarak Van’a destek için KüçükÇiftlik Park’ta bir araya geldi. ‘VAN İÇİN ROCK’ konseri, Demir Demirkan, Emre Aydın, Feridun Düzağaç, Kurban, Model, Duman, Mor ve Ötesi, Moğollar, Mor ve Ötesi, Ogün Sanlısoy, Redd, Şebnem Ferah ve Yüksek Sadakat’in de dahil olduğu 40 sanatçının ücretsiz olarak katılımıyla, 30 Ekim 2011 Pazar günü saat 11.00 – 00.00 saatleri arasında Küçükçiftlik Park’ta gerçekleşti. Konserin açılışını Hayko Cepkin, kapanışını Şebnem Ferah yaptı.

Konser 12 saat boyunca sürdü. Tüm gün boyunca DreamTV‘den canlı olarak yayınlanan konserde toplam 40 grup/isim sahne aldı, 584 gönüllü çalıştı. 20 TL’den toplam 14 bin adet bilet satıldı, 10 bin kişi konseri izledi. Rock severler yardım konseri için bir gece önceden alan önünde bekledi. Medya, televizyon ve müzik dünyasının ünlü isimleri; Okan Bayülgen, Banu Güven, Erdem Yener, Ferman Akgül (Manga), Kaan Sezgin(Sezyum), Metin Uca ve Yekta Kopan tarafından ROCK yazıp 2868’e SMS atılarak bağış toplama çağrısında bulunuldu. Gün boyunca 20 bin’e yakın SMS gönderildi. Konserden 500 bin TL’lik yardım toplandı. Konserin tüm geliri, Van’da bir ilköğretim okulu yaptırmak için kullanılmak üzere TÜRK KIZILAY’ına aktarıldı.

Küçükçiftlik Park’ta gerçekleşen konsere sanatçılar dahil katılımcılar, Van’a göndermek istedikleri malzemeleri getirdiler. Alanda toplanan tüm malzemeler Şişli Belediyesi ekipleri tarafından Van’a ulaştırılmak üzere ayrıştırılıp paketlendi. Gün boyunca 4 TIR dolusu yardım toplandı. 4 TIR Van’a yardımları ulaştırmak için yola çıktı.

 

KONSERDEN KISA KISA

• Etkinlikte 40 grup/isim, toplam 280 müzisyen sahne aldı.
• İlk 24 saatte 6.000 bilet satıldı.
• 3. günün sonunda 12.500 bilet tükendi.
• Tüm gün boyunca Dream TV ve Joy Türk konseri canlı olarak yayınlarken, konser günü reklam gelirlerinin tamamı Kızılay’a bağışlandı.
• Alana konser veren sanatçılar dahil, tüm ekipler bilet alarak girdi.
• Konserde 584 kişi gönüllü çalıştı.
• Kısıtlı zaman olduğu için sahne alamayan yüzlerce müzisyen ve sanatçı konser günü Küçükçiftlik Park’ta bulunarak desteklerini gösterdi.
• Konser sırasında katılımcıların getirdikleri yardım malzemeleri toplanarak 4 TIR dolusu yardım Van’a gönderilmek üzere hazırlandı.(radikal.com.tr)

“Van İçin Rock!” zamanı!

Türkiye, Van’da meydana gelen 7.2’lik depremin yaralarını sarmaya çalışırken, rock dünyası da birlik olup para almayacakları bir yardım konseri ile sevilen şarkılarını bu kez Van’da yardıma ihtiyacı olan depremzedeler için söyleyecek. Şebnem Ferah, Moğollar, Redd, Mabel Matiz, Mor ve Ötesi gibi isim ve grupların sahne alacağı ve tüm gelirinin Kızılay’a bağışlanacağı “Van için Rock” yardım konserleri, 30 Ekim Pazar günü İstanbul Küçükçiftlik Park’ta gerçekleştirilecek. Organizasyonun duyurusu şöyle:

“23 Ekim günü Van’da meydana gelen deprem sonrası çok sayıda yurttaşımız hayatını kaybetmiş, bir çoğu da evsiz kalmıştır.

Biz müzisyenler olarak, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu bu ortamda, en iyi yaptığımızı düşündüğümüz şeyle yani ürettiğimiz müziği arkamıza alarak Van’a destek için bir araya geliyoruz.

Onlarca sanatçı ve kurumun koşulsuz olarak katılımıyla gerçekleşecek olan ‘VAN İÇİN ROCK!’ toplu konseri, 30 Ekim 2011 Pazar günü (bu Pazar) Maçka Küçükçiftlik Park’ta yapılacaktır.

DreamTV‘den canlı yayınlanacak olan konserin tüm geliri TÜRK KIZILAY’ı vasıtasıyla “sadece” Van’a aktarılacaktır.

Katılımı Kesinleşen İsimler: 4×4, Aslı, Aylin Aslım, Ayşe Saran- Murder King, Can Bonomo, Cem Köksal, Çilekeş, Demirhan Baylan, Demir Demirkan, Dilemma, Duman, Direc-t, Emre Aydın, Ete Kurttekin, Feridun Düzağaç, Foma, Gece, Gece Yolcuları, Gripin, Haluk Levent, Kurban, Mabel Matiz, Malt, Marsis, Melis Danişmend, Model, Moğollar, Mor ve Ötesi, Multitap, Ogün Sanlısoy, Özge Fışkın, Pamela, Redd, TNK, Yüksek Sadakat, Şebnem Ferah

Konser ile ilgili gelişmeleri http://twitter.com/vanicinrock adresinden takip edebilirsiniz!

GECE’den yeni klip

Geçtiğimiz aylarda kendi isimlerini taşıyan albümlerinin çıkış şarkısı ve video klibi “Ben Öldüm” ile büyük beğeni kazanıp, müzik listelerinin üst sıralarından uzun bir süre inmeyen GECE grubu, albümün ikinci klibini sözü ve bestesi grubun solisti Can Baydar’a ait “Yarım” isimli şarkıya çekti.

Emre Aydın’nın “Son Defa” klibi ile 2010 Altın Kelebek Yılın Klibi Ödülünü alan Serdar Ferit yönetmenliğinde Londra’da çekilen klibin başrolünde, Türkiye’de de yayınlanan “Bones” dizisi dahil olmak üzere birçok İngiliz televizyon dizi ve filminde rol almış başarılı İngiliz aktör, Jonathan Wrather yer aldı ve oyuncuya 14 kişiden oluşan profesyonel İngiliz oyuncular eşlik etti.

Klibin görüntü yönetmeni ise Türkiye’de de vizyona giren korku filmi “Long Time Dead” in ve efsanevi Fransız oyuncu Sophie Marceau’nin başrolünde olduğu aynı zamanda birçok festivalde de ödül almış olan başyapıt “Firelight” ve birçok filmin ve dizinin de görüntü yönetmeni Nic Morris. Bir adamın eşine olan sadakatini sorgululamasını anlatan ve birçok farklı mekan kullanılan klibin çekimleri 2 günde tamamlandı.

2. albümleri piyasada

Can Baydar (vokal), Erdem Başer (gitar) , Eren Çilalioğlu (davul), Gökçe Balaban (bas gitar)’dan oluşan Gece grubu merakla beklenen 2. albümünü yayınladı. Kendi adlarını taşıyan albümün çıkışının hemen öncesinde sözü ve müziği Can Baydar, düzenlemesi Gece ve Efe Bahadır imzası taşıyan “Ben Öldüm” şarkısı kliplenmişti.

22 Nisan’da Sony Music etiketiyle müzikseverlerle buluşan albümde yer alan 11 şarkının 10 ‘unun sözü ve müziği Can Baydar imzası taşırken düzenlemeleri de Gece grubuna ait. Geçtiğimiz yıl 2. albümlerinin hazırlıkları sürerken müzikseverlerle paylaşılan ve dillere dolanan radyolar ve müzik listelerinin zirvesinde yer alan Orhan Atasoy’un ölümsüz eseri Gamsız da bu albümdeki yerini aldı. Bugüne kadar Sıla ile birlikte yaptıkları projelerle adından sıkça bahsettiren Efe Bahadır da Ben Öldüm’de Gece ile yaptığı düzenleme ile ilk defa bir rock projesinde yer alarak dinleyicileri şaşırttı.

“Ben Öldüm” kliplendi

Geçtiğimiz aylarda “Gamsız” isimli şarkılarıyla müzik listelerinde üst sıralarda yer alan ve vokalde Can Baydar, gitarda Erdem Başer, davulda Eren Çilalioğlu, bas gitarda Gökçe Balaban’dan oluşan genç rock grubu Gece yeni çıkacak albümlerinin lokomotif şarkısı “Ben Öldüm”ü kliplendirdi. Sözü ve müziği grubun solisti Can Baydar’a, düzenlemesi Gece ve ilk kez bir rock projesine imza atan Efe Bahadır’a ait olan parçanın video klibini Gönenç Uyanık yönetti.

Kemerburgaz’da bir anaokulunda çekimleri yirmi saatte tamamlanan klipte performans görüntüleriyle yer alan gruba yaklaşık 20 çocuk eşlik etti.


Gece’den: “Ben Öldüm”

Geçtiğimiz yıl Orhan Atasoy’un ölümsüz eseri Gamsız’a yaptıkları cover ile tüm dikkatleri üzerine çeken, vokalde Can Baydar, gitarda Eren Çilalioğlu, davulda Gökçe Balaban, bas gitarda Erdem Başer’den oluşan Gece grubu yeni albümlerinin arifesinde, çıkış şarkılarını müzikseverlerle paylaştı.

Nisan ayında Sony Music etiketiyle çıkaracakları albümün çıkış şarkısı “Ben Öldüm” ile sessizliklerine son veren Gece grubu, yeni şarkılarını gece- gündüz eşitlenmesinin yaşandığı gün ve ilkbaharın başlangıcı olan 21 Mart’ta müzikseverlere sundu.

Sözü ve müziği grubun solisti Can Baydar imzası taşıyan şarkının düzenlemesi ise Gece ve yaptığı müziklerle son dönemlerin en çok konuşulan isimlerinden biri olan Efe Bahadır imzası taşıyor.

İzmir 29 Ekim’de Sıla ile coşuyor!

Cumhuriyet kutlamalarında sahne almak için pek çok sanatçı birbiriyle kıyasıya mücadele ederken İzmirliler Sıla’yı seçti. Sıla ile birlikte Türk rock müziğinin en genç ve başarılı temsilcilerinden Gece de 29 Ekim’de İzmir Gündoğdu meydanındaki Cumhuriyet konserinde müzikseverlerle buluşacak.

3. solo albüm hazırlıkları devam eden ve albüm çıkışına az bir süre kalan Sıla “yeni albüm öncesi vereceğimiz son konserlerin çok özel olmasını istedik. Kendi memleketimde hemde 29 ekim Cumhuriyet Bayramı gibi özel bir günde sahne almak benim için çok önemli, Gece ile birlikte müzikseverlere unutulmaz bir konser vermek istiyoruz.” diye konuştu.

Zeytinli Rock Fest 2010’da kimler var?

İlk kez 2005 yılında düzenlenen Zeytinli Rock Festivali, bu yıl da birçok sanatçı ve grubu konuk ediyor. 4 Ağustos’ta başlayan ve 8 Ağustos’ta sona erecek olan Zeytinli Rock Fest’in açılış gününde bazı sorunlar yaşandığı bildirilse de, katılımın haftasonunda yoğunlaşmasıyla birlikte yaşanan aksiliklerin azalacağını umuyorum. Festivalin açılışında sahne alacağı duyurulan Emre Aydın ise, neden sahneye çıkmadığını merak edenler için Twitter’dan şöyle bir mesaj geçmiş: “6 Ağustos 2010 Emre Aydın Çeşme Konseri Organizatör firmanın sözleşme şartlarına aykırı hareketleri nedeniyle iptal edilmiştir.”

İlk gün PinUp, Gece ve Kolpa gruplarının sahne aldığı ve 1 Temmuz’a kadar bilet fiyatları 35 TL’den duyurulan festivalin biletlerinin organizasyon yaklaştıkça 50 TL’ye dayanması kimi müzikseverleri çileden çıkarmış çıkarmasına ama gidenlerden duyduğum kadarıyla ne yapıp edip festivali yerinde izlemeye karar verenlerin sayısı hiç de az değilmiş.

Peki festivalde kimler ne zaman sahne alıyor? Buyrunuz:

04 ağustos 2010 çarşamba
ana sahne
emre aydin 01:50
demir demirkan 00:10
kolpa 22:40
gece 21:20
pinup 20:10
popcore 19:00

alternatif sahne
gece gece 18:00
apsent 17:15
thorium 16:30
kemik 15:45
vera 15:00
ateşkes 14:15

05 ağustos 2010 perşembe
ana sahne
mfö 01:50
helldorado 00:10
110 22:40
gökçe 21:20
dört x dört 20:10
istanbul arabesque project 19:00

alternatif sahne
kanca 18:00
abrogate 17:15
klişe 16:30
tahta 15:45
narc 15:00
xelas’s 14:15

06 ağustos 2010 cuma
ana sahne
bulutsuzluk özlemi 01:50
mirkelam – kargo 00:10
umut kaya 22:40
rashit 21:20
model 20:10
gizli özne 19:00

alternatif sahne
punch 18:00
eva 17:15
ixir 16:30
k.i.s.a.l.t.m.a. 15:45
defin 15:00
ispanak 14:15

07 ağustos 2010 cumartesi
ana sahne
therapy? 01:50
gripin 00:10
direc-t 22:40
kreş 21:20
dorian 20:10
haydut 19:00

alternatif sahne
masal 18:00
rapor 2 17:15
madame bovary 16:30
kayip nota 15:45
orpheus 15:00
ekşi 14:15

08 ağustos 2010 pazar
ana sahne
soulfly 00:10
catafalque 22:40
makine 21:20
dejavu 20:10
pickpocket 19:10

alternatif sahne
since yesterday 18:00
hope to find 17:15
more than human 16:30
death blow 15:45
arsnova 15:00
liberation 14:15