Anne Bu Çalan Ne? (20 Mart 2013)

ozleme_tekin_kargalarGeçtiğimiz haftaki müzik mesaim 3 ayrı konser ve yeni çıkan albümleri dinlemekle geçerken bir akşam hiç üşenmedim uzun zamandır ertelediğim arşiv düzenlemesi işime de giriştim (burada şaşırma tepkinizi duymak için kulak kabartıyorum: “yalaan??!). Bunu yaparken pek tabii ki korktuğum başıma geldi ve her “bu kez başaracağım” diye başladığım girişimim “aa bu da varmış”,”şu şarkı nasıldı yaa” gibisinden düşünce balonlarıyla beni şarkıdan şarkıya, öteden beriye ve tabii yıllardan yıllara sürükledi ve arşiv düzenleme çabalarım yine bir başka bahara kaldı:)

Önce birkaç albüm ve yeni şarkıyla başlamak istiyorum. Rock müziğimizin en iyilerinden Özlem Tekin, 7. stüdyo albümü “Kargalar”ı geçtiğimiz hafta piyasaya çıkardı. Albümle aynı adı taşıyan çıkış parçası kadar albümün geri kalanı da oldukça sert gibi duruyor, Özlem Tekin’in güçlü vokali ile “işte bu, gerçek o!” diyenleri sonuna kadar tatmin edecek bir albüm yapmış Özlem Tekin. “Kıyamet” ve “Sebepsiz Savaş”a birer extra yıldız koydum. “Öz” albümünün unutulmazları arasında yer alan “Tarlalar”ı da bu albümde yeniden yorumladığını ekleyelim. Twitter sayfasında “albümümüz çok sert bulunmuş, radyolar çalmayız demişler. Youtube’la idare ediverin” diyen Özlem Tekin’i sevenleri ve müzikten anlayanlar elbette yalnız bırakmayacaktır, neyi ne amaçla çaldıkları konusunda hep bir soru işareti ve muamma içeren günümüzün “format” radyoları varsın Özlem Tekin çalmasın, kendileri kaybeder.

hadiseGeçen yaz yayınladığı “Biz Burdayız” adlı teklisiyle son albümünden biraz daha farklı bir rotaya giren ve eller havaya modundan -şimdilik- yavaş yavaş çıkarak daha kaliteli işlere imza attığına inanmaya başladığımız Hadise‘nin yepyeni şarkısı “Visal”i radyo rotasyonunda duymaya başladık. Sözleri İsra Gülümser‘e, bestesi Tolga Görsev‘e ait olan şarkının akustik ve dans versiyonlarını da başarılı bulduğumu söylemeliyim. Zaten bu kıza ne olduysa “Düm Tek Tek”ten sonra olmuş, Avrupa’da son derece başarılı olduğu tarzından çok fazla ödün vererek farklı müzikal kalıplara sokulmuştu. Son çalışmaları ile bence yeniden umut veriyor Hadise..

RaShit‘in -bence prodüksiyon ve sound olarak da kariyerlerinin en iyisi sayabileceğim- “İnsan Neslinin Sonu” albümü ile Hüsnü Arkan‘ın “Yalnız Değiliz” albümleri yeni çıkanlar arasında gerçekten tavsiye edebileceklerim arasında. Bunlara ek olarak yeni rock gruplarından Kung-Fu ile Eskici‘yi de sound olarak başarılı bulduğumu söylemeliyim, doğrusu pek çok grup ve yeni isim çıkıyor ve her birine yetişmek neredeyse imkansız ama bu ikisini muhakkak dinlemenizi ve enerjilerini yakalamanızı öneririm.

mavi2Gelelim geçtiğimiz hafta katıldığım 3 güzel etkinliğe. Çarşamba gecesi Sakman Kulüp‘te daha önce de izleme fırsatı bulduğum ve akustik performansıyla oldukça başarılı bulduğum Mavi‘nin konseri vardı. Her defasında belirttiğim gibi duru sesi ve kendine özgü yorumu ile dikkat çeken Mavi’nin şarkılarını seviyorum. İlk albümündeki “Düş” ve “30” şarkılarıyla tanımıştım ilk. Sonrasında geçen yaz “Kaptan” adlı bir tekli yayınladı ve yılın sonlarına doğru ikinci albümünü yayınladı. “Kaptan” dışında “Bilirim”, sözü Mavi’ye müziği ise Sanne Putseys‘e ait olan “Yine Aynı Hikaye” ve  çok yakında albümün ikinci videosu olarak izleyeceğimiz Özdemir Erdoğan‘dan bir cover olan “Aç Kapıyı Gir İçeri” şarkılarını içeren EP niteliğindeki albümü seveceksiniz. Sakman’da o gece kendi şarkılarının dışında Sezen Aksu‘dan Ajda Pekkan‘a, Kayahan‘dan Zuhal Olcay‘a, Ortaçgil şarkılarından yorumunu çok beğendiğim “Dilek Taşı”na kadar popüler müziğimizin derin ve duygulu sularından çok özel şarkılar ile bir gezinti sundu bizlere Mavi. Üstelik ona eşik eden de çok yetenekli sahne arkadaşları var, sahnede gerçekten tam bir uyum içinde çalıyorlar. Bir yerlerde yakalarsanız kesinlikle kaçırmayın, magazinsel ya da sansasyonel bir kişiliği hiç olmadı ve sevdiği işi yaptığını sahnedeyken gözlerinden okuyabildiğiniz bu tatlı sesi sakın ıskalamayın derim.

candemirdanismendCuma günü geldiğinde ise müzik yazarı Tolga Akyıldız‘ın  -daha önce aklıma nasıl gelmez diye ismini fena halde kıskandığım:)- “Popçu Dükkanı” aktivitesi için İrem Ezgimen ile soluğu Ghetto‘da aldık. Tolga’ya DJ kabininde eşlik eden ve her zamanki gibi bütün enerjisiyle ışık saçan DJ Özge Tığlı 80’ler ve 90’lar Türkçe Pop seçkileri ile ortamı ısındırdıktan sonra bu geceye özel “Açık Sahne” konsepti başladı ve alternatif/rock dünyasından pek çok isim teker teker sahne almaya başladılar. Müzik dünyasına yeni merhaba diyen (ya da ilk albümlerini henüz çıkarmış demek daha doğru) Kung-Fu, Frapan, Eskici, Can Gox gibi isim ve gruplar enerjik sahneleri ile dikkat çekerken Hayko Cepkin, Redd‘in Doğan Duru‘su, Aydilge, Koray Candemir & Melis Danışmend, Erdem Yener ve Aylin Aslım gibi yıldızlar da Ghetto ortamını epey şenlendirdiler. Burada şenlik sözcüğü çok doğru bir tanımlama esasen çünkü gece tam anlamıyla mini bir müzik festivali havasında geçti. Önümüzdeki aylarda bu aktivitenin bir devamını beklemek şart ve farz oldu sanırsam çünkü o gece orada görmeyi istediğimiz, gelmesi beklenen ama çeşitli sebeplerle katılamayan pek çok müzisyeni daha Açık Sahne konsepti ile birarada izlemek oldukça keyifli olacağa benziyor:) O gece yalnızca sahnede değil salonda da epey müzisyen ve isim biraradaydı; Gökçe, Salt, Jale, Zeliha & Nazmi Sunal, Hakan Eren, Ömer Erişmen, Hakan Küfündür, Tunca Tutkun, Emre Duymaz, Nagihan Ataç, Gülçin Kocakır ve daha pek çok basın ve müzik dostu da bu gece bu keyifli partide biraraya geldi (Böyle geceler de olmasa?). Az daha unutuyordum, İrem’le Ghetto öncesinde Küçük Bronx‘ta demlendiğimizi ve enerjik sahneleri ile dikkat çeken Dekadans grubunu izlediğimizi -ve hatta Canlı Karaoke kısmında da çok eğlendiğimizi eklemek istiyorum. Çocukların sahnesi çok iyiydi, haftasonu eğlenceniz için iyi bir seçenek olabilir..


Cumartesi gelip çattığında uzun zamandır takvivimde -gelsin artık şu gün- diye bana gün saydıran Sezen Aksu & Fahir Atakoğlu & Ara Dinkjian konseri için bu kez Lütfi Kırdar‘daydık ve Figen Aslan ile beraber Sezen şarkılarını öncekilerden farklı olarak ilk kez piyano ve ud eşliğinde izlemenin bir başka keyfini yaşadık. Sezen, -geceye özel ağırlıklı olarak yavaş tempolulardan seçtiği- sevilen parçalarının dışında bestesi Ara Dinkjian’a ait olan Ahmet Kaya şarkısı “Ağladıkça”yı söylemekle kalmadı, “Sarı Gelin”‘in Ermenice & Türkçe yorumu ile de sürpriz yaptı. Bu gece için oradan oraya koşturan sevgili Gülçin Kocakır‘dan bu konserin Avea‘nın Sıradışı Müzik ‘te bu sezonki son konser olduğunu öğrendim, umarım seneye yine devam eder bu konserler serisi. Bundan önce de Michael Nyman Band ve Mostar Sevdah Reunion‘ı izleme fırsatı bulmuştum, Avea’ya bu isimleri ülkemize getirdiği için tebriklerimi iletiyorum.

Sezen Aksu Fahir Atakoglu Ara Dinkjian

Son olarak bu haftayı Pinhani‘nin “Canlı Yayın” adlı performans albümleriyle kapatmak istiyorum. İlk albümü takip eden 7 yılda bir çok konser veren başarılı grup, bu defa samimi bir ortamda, küçük bir apartman dairesinin salonunda yaklaşık 30 seyirciye bir konser vermiş ve bunu bir albümle arşivlerimize katıyorlar. Üstelik içinde kendi repertuarlarından şarkılar dışında “Bir Damla Gözlerimde”, “Bir Varmışım Bir Yokmuşum” gibi söz ya da müzikleriyle katkıda bulundıkları şarkıları, “Şairin Elinde” gibi sevdikleri başka şarkıları da söylemişler. Çıkış parçaları ise Neşet Ertaş‘a bir saygı niteliğinde: “Gönül Dağı”. Çok çok başarılı bir cover olmuş! Pinhani’nin bu çalışması bana müzik tarihimizde önemli bir yeri olan şu 80’lerin en güzel müzik olaylarından Çekirdek pinhaniSanat Evi gecelerinin elden ele dolaşan ve nadir bulunan kaset-kayıtlarını hatırlattı (Bilmeyenler için olayı kısaca özetlersek; Bülent Ortaçgil ve Fikret Kızılok tarafından 80’lerin başında Bostancı’da kurulan  Çekirdek Sanat Evi’nde hem bu iki usta hem de Ezginin Günlüğü ve Yeni Türkü gibi daha birçok solist ve grup dinletiler sunmuş ve bu kayıtlar kaset olarak o gece orada bulunan dinleyicilere dağıtılmış. Ben tabii bu kasetlerden birine -o yıllarda İstanbul’da olmadığımdan-90’ların ikinci yarısında üniversite yıllarımdaki rutin bir sahaf gezintimde rastlamış ve bu da neymiş diye bir heyecanla atlayıp olaya yıllar sonra bu şekilde vakıf olmuştum:). Diyeceğim odur ki, Pinhani’nin “Canlı Yayın” adını verdiği bu akustik performans kayıt albümü de bir şekilde biz arşivcilerin muhakkak bir köşede sakladığı Çekirdek Sanat Evi kayıtları gibi çok değerli ve çok özel bir değer taşıyor, tıpkı Sıla‘nın bir otel sahnesinin kayıtlarından derlediği “Joker” albümü gibi bu tür küçük mekanlardaki canlı kayıt albümlerinin saklanabilir ve her akla geldiğinde özenle saklandığı yerden çıkarılıp tereddüt bile etmeden dinlenebilir tarafları her zaman olmuştur.

Sertab‘ın bu haftasonu yayınlanacak yeni albümü “Sade”nin çıkış parçası “İyileşiyorum”u çok heyecanlı bulduğumu ve bu hafta DikkatMüzik!te 2 ayrı röportaj okuyacağınız müjdesini de son not olarak ekliyor, izninizle hepinizi selamlayarak kaçıyorum..

Ne diyorduk? Anne Bu Çalan Ne? Evet, işte o!:)

Müziksiz kalmayın…

Olcay Tanberken (DikkatMüzik!)

Anne Bu Çalan Ne? (27 Haziran 2012)

Yaz sıcaklarının iyiden iyiye bastırdığı şu günlerde popüler müziğin de arka arkaya yeni albüm ve şarkılar ile dolup taştığını görüyoruz. Bu hafta müzik dünyasından aklımdaki bazı notlarımı paylaşmak istiyorum:

* Harun Kolçak’ın son albümü “Yeniden Doğuyorum”u epeydir yazmak istiyor ama fırsat bulamıyordum. Epey ses getiren ve Kolçak’ı 90’lı yılların en önemli müzisyenlerinden biri olarak görmemizi sağlayan ilk 2 albümünden beri ilk kez bir Harun Kolçak albümüne bu denli pozitif yaklaşabiliyorum. Mert Ekren imzalı çıkış şarkısı “Bahanem Yok” dışında “Vazgeçilmez” ve “Kaybetmem”  ile albüme adını veren  -sözleri Kolçak, müziği Garo Mafyan imzalı- şarkısı bu albümü arşivinize katmanız için yeterli sebeplerden birkaçı. Elbette bunda Harun Kolçak’ın müzisyen kimliğinin bu albümde bir kez daha göze çarpmasının önemli bir etkisi mevcut..

* Zerrin Özer ile özdeşleşen, Fikret Şeneş‘in sözlerini yazdığı “Ağlayamıyorum”, birkaç yıl önce Emre Altuğ tarafından cover’lanmış ve yıllar sonra şarkı yeniden hatırlanmıştı. Ancak ne yalan söyleyeyim, sözleri ve duruşu itibarile pekala bir kadın vokale çok daha yakışan bir şarkıydı ve bu kez Ebru Yaşar, yepyeni bir aranje ile şarkıya yeniden hayat verdi. Yeni düzenlemesini de, Ebru Yaşar’ın “pop” söyleyişini de gayet yerinde buldum. Şarkı da zaten zamanında kendini kanıtladığı için iyi bir dinlenme oranı yakalaması olası..

* Şu sıralar aldığım en güzel haberlerden biri Yaşar Plak‘ın bazı eski longplay albümleri yeniden basacak olması. Hem de CD üzerinde değil, doğrudan orijinal formatı olan plak şeklinde! Nilüfer ve Ajda Pekkan‘ın 80’li yıllarına uzanıp “Bir Selam Yeter”,“Sensiz Olmaz” ve “Sen Mutlu Ol” albümlerine, ve ayrıca Ferdi Özbeğen‘in “Bir Sır Gibi”  albümüne çok yakında ulaşabiliyor olacağız ve bu hazineler evlerimize ilk halleri olan LP formatında girip pikaplarımıza konabilecek. Son dönemde yurtdışında da günden güne yayılan “Back to Black” furyasıyla o siyah ve çok çekici olan plaklar bir kez daha pikaplarımızda bütün keyifleriyle dönecek yani sizin anlayacağınız..

* Nilüfer demişken, geçtiğimiz sene boyunca hastalığı nedeniyle zor günler geçiren ve tedavisi başarıyla tamamlanan sanatçı hayranlarıyla buluşacağı günleri sabırsızlıkla beklediğini açıklamıştı. Ankara’daki Panora Alışveriş Merkezi’nde 4 Temmuz Çarşamba günü sahne alacağı duyurulan Nilüfer’i sevenlerinin yalnız bırakmayacağına eminim..

* Geçtiğimiz haftasonunun en güzel olayı hiç kuşkusuz MetroCity‘deki “Şimdi 90’lar” partisiydi. Hakan Eren‘in DJ’liğinde Yonca Evcimik, Deniz Seki, Harun Kolçak, Jale, Demet Sağıroğlu, Ferda Anıl Yarkın, Eda-Metin Özülkü ve Hazal‘ın sahne aldığı gecede 90’lar ile büyüyen kitle bütün heyecanıyla oradaydı ve gece boyunca şarkılarla/görüntülerle tam bir 90’lar nostaljisi yaşandı. Bu proje kesinlikle devam etmeli..

* Türkiye’nin ilk özel radyolarından biri olan Radyo Klas, bir süre önce yönetimle birlikte isim değişikliğine de gitmiş ve Klas POP adını almıştı. Radyo yönetimi, daha radikal bir karar alarak grubun diğer radyosu NumberOne Fm‘in Türkçesini yapmaya karar verdi ve böylece Number1TURK Fm doğdu. Eşzamanlı olarak da Number1TURK Tv yayına başlarken, Türk popüler müziği 2 yeni kanal ile tanışmış oldu böylelikle. Başarılar diliyoruz..

Müzikle kalın!
Olcay TANBERKEN (DikkatMüzik!)

Jale’den yeni albüm: “Mor”

90’lı yıllarda çok fazla sayıda isim ve şarkı girdi hayatımıza ama o yıllardan bugünlere kalıcı olabilen, hatırlanan ve sevilenler sesi ve yorumu ile gerçekten başarılı olanlardı. İşte o seslerden biri de hiç kuşkusuz Jale idi. “Alavare Dalavere” gibi hareketli parçalarının yanısıra özellikle “Üzgünüm” ve “Son Geceler”i bugün birer 90’lar klasiği olarak hatırlamayan neredeyse yok. Jale, uzun bir süredir yeni bir albüm yapmamasına karşın müzik çalışmalarına ara vermemişti. Şimdi ise “Mor” adlı yeni bir albümle müzikseverlere sesleniyor. 5 şarkı ve 2 remixten oluşan albümü için Jale, “Aşk şarkılarını hepimiz çok özledik. Yeni şarkılarımda doksanların müzikal değeri yüksek şarkılarının tadını bulacaksınız. Bu şarkılar gerçek aşkı en samimi şekliyle anlatıyor” diyerek yeni albümünün heyecanını paylaşıyor.

Jale’nin bu yeni çalışmasına müzik dünyasından çok önemli isimler destek verdi. Garo Mafyan, Soner Arıca, Sezgin Gezgin, Sude Bilge Demir ve Seda Akay albümdeki şarkılara imza atan isimler. Albümün prodüktörü olan Hakan Eren, süpervizörlüğü de Soner Arıca ile birlikte üstlendi. Ossi Müzik etiketiyle yayınlanan albümdeki düzenlemeler Türkiye’nin başarılı aranjörlerinden Sezgin Gezgin, Emirhan Cengiz imzası taşırken ‘’Herkes Evinde’’ şarkısına son zamanlarda yaptığı remixlerle dikkatleri çeken Armageddon Türk tarafından yapıldı. ‘’Mor’’ maxi single fotoğrafları Güray Yalçın tarafından çekildi. Kartonet tasarımı Zeliha Topaloğlu tarafından hazırlandı.

Mor rengin şansına ve güzel enerjisine inandığı için albümün adını “Mor” koyan Jale, bu ismin ve rengin şarkılarını dinleyenlere de iyi geleceğini düşünüyor. Müzik piyasasında yıllardır kurduğu dostlukların çok değerli olduğunu söyleyen Jale, albüm için çalışmalara başladığı duyulunca bütün dostlarından şarkı yağdığını, ancak albümü geciktirmemek için bazı şarkıları daha sonra kullanmak üzere ayırdığını da sözlerine ekliyor. “Bir daha bu kadar uzun ara vermeyeceğim” diyerek de bu albümün arkasının geleceğini ima ediyor.